Mustafa Durmus
1975 yılında İstanbul’da doğdu. 1999 yılında Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde lisans eğitimimi tamamladı ve 1 yıl Başbakanlık AKDTYK Atatürk Kültür Merkezi’nde Azerbaycan Türkçesi masasında görev yaptı. 2000 yılında, Gazi Üniversitesi’nde Türk Dili Yüksek Lisans programına dahil oldu ve Gazi Üniversitesi’nde kısa adı TÖMER olan Türkçe Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde yabancılara Türkçe dersleri vermek üzere Okutman olarak göreve başladı. 2002 yılında da yüksek lisansını tamamlayarak, Hacettepe Üniversitesi’nde Türk Dili Doktora programına başladı. 5 yıl Gazi Üniversitesi TÖMER’de çalıştıktan sonra, 2005 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Türkçe Okutmanı oldu. 2007 yılının sonunda Doktora eğitimimi tamamladı ve TOBB ETÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Öğretim Görevlisi kadrosuna atandı. 2009 yılında Yrd. Doç. Dr. kadrosuna atandı. 2011-2012 akademik döneminde 1 yıllığına İngiltere’de Oxford Üniversitesinde dil öğretimi alanında TÜBİTAK destekli doktora sonrası araştırmalarda bulundu. Şubat 2014’te Doçent unvanını aldı. Dil öğretimi, yabancılara Türkçe öğretimi, Türk Dünyası, klasik Osmanlı nesir dili üzerine çalışmalar yapan Mustafa Durmuş, 15 Ağustos 2014 tarihinde üçlü kararname ile T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanı olarak görevlendirildi ve 3 bu görevi sürdürdü. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde 2017 yılında Doçent, 2020 yılında Profesör olarak atandı. Hâlen bu görevi yürütmektedir.
Address: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Beytepe Kampüsü
06800 Çankaya/ANKARA
Address: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Beytepe Kampüsü
06800 Çankaya/ANKARA
less
InterestsView All (19)
Uploads
Papers by Mustafa Durmus
Öğrenicilerin konuşma hataları, bağlamlarıyla birlikte Gail Jefferson (1997) tarafından tasarlanan çeviri yazısı sistemi kullanılarak transkribe edilmiştir. Ayrıca geri bildirim tercihlerinin anlaşılması amacıyla
8 öğreticiyle mülakat yapılmıştır. Çalışmada hata (error) terimi ile birlikte yanılma (mistake) terimi karşıtlık ilişkisi bağlamında kullanılmış; yanlış terimi yerine, öğretici tutumu ile geri bildirim tercihinde ortaya çıkması gerektiği değerlendirilen hata ile kavramsal mesafe oluşturma düşüncesiyle yanılma teriminin kullanımı önerilmiştir. Hata ve yanılmaları genel olarak ele alırken de yanlış terimi tercih edilmiştir. Çünkü hatalar
ve yanılmaları kavramsal olarak ele alırken çoğu zaman her ikisini ifade edebilmek için ad ve eylem biçimleriyle kullanılabilecek (yanlış ve yanlış yapmak gibi) üçüncü bir sözcüğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda terimsel olarak hata ve yanılma karşıtlığı yanında hata, yanılma ve yanlış terimlerinin ayrımına yönelik üçlü çerçeve önerilmiştir. Sınıf içi gözlemlerden elde edilen veriler Lyster ve Ranta’nın (1997) düzeltme geri bildirim stratejileri temelinde değerlendirilmiştir. Bu verilere göre, başlangıç düzeyinde en sık kullanılan geri bildirimler açık düzeltme, söyletim ve üst dilsel geri bildirim iken; orta düzeyde açık düzeltme ve yeniden biçimlendirme stratejileridir. Mülakatta verilen cevaplar incelendiğinde, öğreticiler, başlangıç düzeyinde açık düzeltme, yeniden biçimlendirme ve tekrar etme; orta düzeyde ise üst dilsel geri bildirim, söyletim ve açıklığa kavuşturma talebini sıklıkla kullandıklarını ifade etmiştir. Ancak öğreticiler tarafından uygulamalarda kullanılan ve mülakatta ifade edilen geri bildirimler arasında tutarlılık olmadığı tespit
edilmiştir.
Öğrenicilerin konuşma hataları, bağlamlarıyla birlikte Gail Jefferson (1997) tarafından tasarlanan çeviri yazısı sistemi kullanılarak transkribe edilmiştir. Ayrıca geri bildirim tercihlerinin anlaşılması amacıyla
8 öğreticiyle mülakat yapılmıştır. Çalışmada hata (error) terimi ile birlikte yanılma (mistake) terimi karşıtlık ilişkisi bağlamında kullanılmış; yanlış terimi yerine, öğretici tutumu ile geri bildirim tercihinde ortaya çıkması gerektiği değerlendirilen hata ile kavramsal mesafe oluşturma düşüncesiyle yanılma teriminin kullanımı önerilmiştir. Hata ve yanılmaları genel olarak ele alırken de yanlış terimi tercih edilmiştir. Çünkü hatalar
ve yanılmaları kavramsal olarak ele alırken çoğu zaman her ikisini ifade edebilmek için ad ve eylem biçimleriyle kullanılabilecek (yanlış ve yanlış yapmak gibi) üçüncü bir sözcüğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda terimsel olarak hata ve yanılma karşıtlığı yanında hata, yanılma ve yanlış terimlerinin ayrımına yönelik üçlü çerçeve önerilmiştir. Sınıf içi gözlemlerden elde edilen veriler Lyster ve Ranta’nın (1997) düzeltme geri bildirim stratejileri temelinde değerlendirilmiştir. Bu verilere göre, başlangıç düzeyinde en sık kullanılan geri bildirimler açık düzeltme, söyletim ve üst dilsel geri bildirim iken; orta düzeyde açık düzeltme ve yeniden biçimlendirme stratejileridir. Mülakatta verilen cevaplar incelendiğinde, öğreticiler, başlangıç düzeyinde açık düzeltme, yeniden biçimlendirme ve tekrar etme; orta düzeyde ise üst dilsel geri bildirim, söyletim ve açıklığa kavuşturma talebini sıklıkla kullandıklarını ifade etmiştir. Ancak öğreticiler tarafından uygulamalarda kullanılan ve mülakatta ifade edilen geri bildirimler arasında tutarlılık olmadığı tespit
edilmiştir.
Andreas Tietze (2017). Tarihî ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati.
Cilt 1-4. Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Yayınları.
hareketle birtakım önerilerde bulunulmuştur.
Bu çalışmada akademik Türkçe, yabancı dil olarak öğretiminde ders uygulamaları ve değerlendirmeleri bakımından, anadili eğitimi kapsamında ise akademik dilin tanımı, kapsamı ve farklı Türkçe disiplinlerle ilişkisi açısından ele alınmış, mevcut durum hakkında betimleme yapma ve gelecek çalışmalar için öneriler sunma amaçlanmıştır. On yedi bölümden oluşan kitapta, ilk bölümde Türkçe bilimsel yayınların oluşturulma aşaması, kullanılan dil ve karşılaşılan sorunlar üzerine genel bir değerlendirme yer almaktadır. İkinci bölümde yurt dışı alan yazın kapsamında akademik dilin tanımı ve kapsamı belirtilmiştir. Üçüncü bölümde özel amaçlı dil öğretimi ve bu kapsamda akademik Türkçe öğretiminin konumu hakkında bilgi verilmiştir. Akademik Türkçe öğretiminin, meslek amaçlı dil öğretimi gibi uygulamaları kapsayan özel amaçlı dil öğretimiyle ilişkisi ve farkı, bu bölümde araştırma konusu yapılmıştır.
Akademik Türkçe öğretimi yapılan sınıflarda, bütüncül bir yaklaşımla farklı alanlardan gelen öğrencilerin bir arada bulunduğu bilinmektedir. Böyle ortamlarda yürütülen akademik Türkçe derslerinde disiplinlerarası bütünleştirme yaklaşımları, disiplinlerarasılık ve çok disiplinlilik kavramları önem taşımaktadır. Bu kapsamda dördüncü bölüm, yabancı dil olarak Türkçe öğretimindeki uygulamalara katkı sağlayacağı gibi, ana dili eğitiminde ortaokul ve lise düzeyindeki eğitimlerde kullanılan akademik dil hakkında da bir bakış açısı oluşturmaktadır. Beşinci bölümde Dünya’da ve Türkiye’deki akademik dil öğretimi uygulama örnekleri ders saati, yöntem ve materyaller kapsamında ele alınmış ve öneriler getirilmiştir. Altıncı bölümde, akademik Türkçe derslerinde kullanılan ders kitapları, içerikleri ve yapısal özellikleri açısından okuyuculara tanıtılmıştır. Konu kapsamında üç set ve bir ders kitabı incelenmiştir. Bölümde ders kitaplarının biçimsel açıdan kapak, iç kapak, boyut, kâğıt, renk, ciltleme, tipografi özellikleriyle görsel kullanımları, dil becerilerinin sıralanışı ve uygulamaları, konu alan dağılımları ve etkinlikleri incelenmiştir. Yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu bölümlerde, akademik Türkçe öğretiminde dil becerilerini oluşturan sırasıyla okuma, yazma, dinleme, konuşma eğitimlerinin alan yazın bilgisi, etkinlikler ve uygulama örnekleri yer almaktadır.
On birinci bölümde akademik Türkçe öğretiminde dil bilgisi, akademik
Türkçede kullanılan yapılar ve bu yapıların etkinliklerle öğretimi, örnek kullanımlarıyla
birlikte sunulmuştur. On ikinci bölümde akademik söz varlığı teriminin
kavramsal betimlemesi yapılarak İstanbul ve Erciyes Üniversiteleri bünyelerinde
hazırlanan akademik Türkçe dil setlerinin söz varlıkları, Türkçe bilimsel metinlerdeki
fiil kullanımları, sıklıkları açısından incelenmiştir. On üçüncü bölümde Türkçe bilimsel metinlerdeki özet, giriş, yöntem, bulgular ve sonuç bölümlerinde kullanılan beraber/bununla beraber, ek olarak, yanı sıra/bunun yanı sıra gibi bağlayıcılar hakkında veri tabanlı bir çalışmayla bilgiler verilmiştir. 2018 yılından beri uygulanan uluslararası öğrenciler için akademik Türkçe derslerinde süreç temelli, ölçme ve değerlendirme yaklaşımı uygulandığı bilinmektedir. Derslerde devam zorunluluğu olup kurs sonunda herhangi bir başarı testi şimdilik uygulanmamakta, öğrencilerin gelişimleri ödevlerle takip edilmektedir. Ancak ilerleyen süreçte geleneksel ölçme ve değerlendirme uygulamaları da eğitim sürecine dâhil edilebilir. Bu nedenle on dördüncü bölümde ölçme ve değerlendirmenin temel kavramlarından olan Ölçme, Değerlendirme, Durum Belirleme kavramlarının ele alındığı, hazırlanan ölçme değerlendirme araçlarında Güvenirlik ve Geçerlik özelliklerinin ve Performansa Dayalı Durum Belirleme yöntemleri hakkında bilgi verilmiştir. On beşinci bölümdeyse akademik dil becerilerinin etkinliklerle değerlendirilmesi, her bir dil becerisi ayrı bir şekilde ele alınarak işlenmiştir. On altıncı
bölümde özellikle salgın döneminde önemi daha da artan ve 2020 yılı akademik Türkçe derslerinde uygulanmış olan uzaktan eğitim uygulamalarıyla akademik Türkçe dersleri hakkında bilgi verilmektedir. Söz konusu bölümde Kuantum Öğrenme
Döngüsü Destekli Harmanlanmış Akademik Türkçe Öğretimi hakkında teorik bilgi ve uygulama örnekleri yer almaktadır. On yedinci bölümdeyse mevcut akademik Türkçe derslerinde karşılaşılan genel güçlükler ve çözüm önerileriyle kitabımız sonlanmaktadır.
Yukarıda belirtilen bölümler kapsamında oluşturulan “Akademik Amaçlar için Türkçe Öğretimi -Kuram ve Uygulama-” başlıklı kitabımızın günümüz akademik Türkçe uygulamaları hakkında genel bilgi verme, uygulama örneklerini sunma ve gelecek çalışmalara zemin hazırlaması açısından alan uzmanlarına ve araştırmacılara yararlı olmasını dilerim.
betimlemeye çalışan bir denemedir. Sahip olduğu pek çok dilsel ve
kültürel ayrıntı içerisinde temayüz eden söz konusu özelliklerin,
Osmanlı nesir dilini edebî/estetik bir yapıya ulaştıran özellikler olduğundan,
bu nesri, edebî araştırmaların değerli bir kaynağına dönüştürdüğü
ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Yöntem olarak çalışmada,
literatür derlemesi yoluyla elde edilen bilgiler kullanılarak genel yargılara
ulaşabilmek amaçlanmıştır.
Günümüzde mobil araçların ve internet teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte kısa mesajların yerini alan çevrim içi mesajlaşma uygulamaları (WhatsApp, Viber, Facebook Messenger vb.) iletişime yeni bir boyut kazandırmış, kişiler âdeta karşılıklı konuşur gibi birbirleriyle yazışma imkânı bulmuştur. Bu durum bireylerin yazma alışkanlıklarında değişikliklere neden olmuş, düşünerek ve düzeltmeler yaparak hazırlanan planlı yazmalar, bazı durumlarda yerini anlık yazmalara bırakmıştır. Bu durum, programlarda üzerinde yeterince durulmadığı değerlendirilen farklı bir yazma becerisi üzerinde yoğunlaşmayı gerektirmektedir.
Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metninden hareketle hazırlanan çalışmalar incelendiğinde anlatma becerilerinin konuşma ve yazma becerisi olarak ikiye ayrıldığı, konuşma becerisinin sözlü anlatım ve karşılıklı konuşma olarak iki başlıkta ele alındığı, fakat aynı ayrıma yazma becerisinde gidilmediği görülmektedir. Bugün sıklıkla kullanılan çevrim içi mesajlaşma uygulamalarının kullanım şekli dikkate alındığında yazmanın konuşma becerisine yaklaştığı, tıpkı karşılıklı konuşma becerisinde olduğu gibi insanların hedef dilde karşılıklı yazma/yazışma ihtiyacının doğduğu görülmektedir. Bu ihtiyaçtan hareketle çalışmada, öğretim programlarında yazma becerisinin de, konuşma becerisinde olduğu gibi, yazılı anlatım ve çevrim içi yazışma şeklinde iki ayrı beceri olarak ele alınmasının önemine dikkat çekmek amaçlanmaktadır.
Çalışma nitel araştırma olarak hazırlanmıştır. Çalışmada Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan “Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni”, Ankara Üniversitesi TÖMER tarafından hazırlanan “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretim Programı” ve Türkiye Maarif Vakfı tarafından hazırlanan “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Programı” incelenmiş; karşılıklı konuşma kazanımlarından hareketle bir diğer anlatma becerisi olan yazmaya ilişkin “Çevrim içi Yazışma” kazanımları belirlenmiştir.