Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarının tamamının veya bir kısmının yayımcının yazılı izn... more Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarının tamamının veya bir kısmının yayımcının yazılı izni olmadan herhangi bir yolla çoğaltılması yasaktır. Yayınların fikrî sorumluluğu ve imlâ tercihi yazarlarına aittir. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarında yer alan başka kaynaklardan alınmış tablo, resim ve benzeri şeylerin yasal kullanım sorumluluğu yazarlarına aittir.
Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu da¤ bafl›nda Rüzgâra a¤lad›m bazen, Bazen derdimin dibini sayd›m... more Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu da¤ bafl›nda Rüzgâra a¤lad›m bazen, Bazen derdimin dibini sayd›m ›ss›za. Yafll›, durgun bir zeytin olufluma bakma fiuramda bir su vard› ve fluramdan Nefleyle akard› afla¤›ya. Ela bir k›z› sevdim ben de zaman›nda.
In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal ... more In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal Oz's novel Yaralisin (You're Wounded). Foucault's power structure that systematized in similarities with crime production that the novel reflects. Accordingly, individuals are being standardized in the prison through programs, strategies and technics that the power structure determined. In this process, there is no direct enforcement on the individual. The power structure connects the individual to itself through knowledge and body. In Oz's novel the subject depending on space changing are being standardized and transformed into the "Nuri" character, as we read in the text. At the base of becoming standard individual through lost of identity, there is crime production. As for crime production, it takes shape in accordance with space. In the novel, space dependent suffering, inflicted on individuals, places the subject on a hierarchical plane, as Foucault has also indicated, and brings an end to existence. The power structure, cutting off the individual from his private space, taking him first into the interrogation room, and then to the prison, has made him a part of the system and has objectified him. The digestive effect of the power structure has become even more concrete with the presence of the second person narrator within the narrative plane; depersonalization has taken place within the new order.
Çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden Turgut Uyar’ın kent imgeleminde mekâna dair unsurlar, ya... more Çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden Turgut Uyar’ın kent imgeleminde mekâna dair unsurlar, yalnızca yaşanılan yerler olarak yer almamakta; şair kente ve kent toplumuna eleştirel bir perspektiften bakmaktadır. Bu tutum, Çağdaş Kent Sosyolojisinin öncülerinden Henri Lefebvre tarafından sistemleştirilen kent kuramı ile paralellik göstermektedir. Lefebvre; toplumun bir bütün halinde kentleştiğini ve bu durumun da toplumsal pratiklere doğrudan yansıdığını savunmaktadır. Ona göre kentler; ekonomik ve politik sistemin homojenleştirme çabaları sonucunda yeni bir çehre kazanmıştır. Lefebvre’nin kenti çözümleme noktasında vurguladığı kimi semboller ve değerleri Uyar’ın şiirinde görmek mümkündür. Uyar için de kentler, yalnızca yaşanılan yerler değildir, Lefebvre’nin işaret ettiği sosyal etkileşimin mekân üzerindeki etkisi ve mekânın bu etkileşimde rol üstlendiği düşüncesi, Uyar’ın şiirlerinde somutlaşmış gibidir; algılanan, kavranan ve yaşanılan mekânların tümü toplumsal pratikleri yönlend...
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Halit Ziya Uşaklıgil, küçük yaşlarında Batı edebiyatlarından Türkçeye edebi eserleri tercüme etme... more Halit Ziya Uşaklıgil, küçük yaşlarında Batı edebiyatlarından Türkçeye edebi eserleri tercüme etmeye başlar ve hayatının sonuna kadar bunu sürdürür. Tercüme hakkında çok sayıda yazı da kaleme alır. Yazılarının toplandığı Sanata Dair’deki tercüme üzerine yazdıkları değerlendirildiğinde onun hem tercümenin nasıl olması gerektiği ile ilgilendiği hem Türkçeye yapılan tercümeleri değerlendirdiği hem de Türkçede yürütülen tercüme faaliyetlerinin durumuna dair çıkarımlarda bulunduğu görülür. Halit Ziya, tercüme meselesine yer verdiği yazılarında soruları, tespitleri, eleştirileri, takdirleri, önerileriyle eleştirel bir yaklaşıma sahiptir. Dilin, kültürün, edebiyatın gelişiminde kritik bir yere sahip olan tercüme faaliyetleri üzerinde, bir zirve şahsiyet tarafından, dikkatle durulması Türk dilinin ve edebiyatının gelişiminde tercümenin rolüne ışık tutmaktadır. Halit Ziya’nın ömrü boyunca süren çeviri faaliyetleri ile ilgisi sanatını beslediği gibi bu alandaki tecrübesinden hareketle paylaştı...
Seksenli yılların sonlarına doğru Türk edebiyatında kendini gösteren postmodernist unsurlar, son ... more Seksenli yılların sonlarına doğru Türk edebiyatında kendini gösteren postmodernist unsurlar, son dönemde daha bilinçli bir kullanımla karşımıza çıkmaktadır. Postmodern anlatı biçimlerini eserlerinde başarı ile uygulayan yazarlardan biri de Murat Menteş'tir. 2005 yılında Dublörün Dilemması, 2009 yılında Korkma Ben Varım adlı romanları yayımlayan yazarın son kitabı 2013'te yayımlanan Ruhi Mücerret'tir. Yüz yaşını aşmış İstiklal Savaşı gazisi Ruhi Mücerret'in beynine çip takılmasını ve ardından gelişen olayları anlatan romanda yazar, çoğulculuk, metinlerarasılık ve üstkurmaca gibi postmodernist anlatı tekniklerini romanında uygulamıştır. Bu makalenin amacı, romanda bu anlatı tekniklerinin nasıl kullanıldığını tespit etmek ve romanın kurgulanış biçimini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda yapılan okuma sonucunda romanda reel düzlemde yan yana gelmesi mümkün olmayan pek çok unsurun üç boyutlu bir yapı halinde iç içe geçtiği, farklı ideolojilere ve yaşam tarzlarına ait öğelerin yan yana kullanıldığı, fantastik, romantik ve tarihi öğelerin yanı sıra yeraltı edebiyatına ait ifade biçimlerine yer verildiği, metinlerarası ilişkilerin kullanımı ve bu doğrultuda alıntı, gönderge, yansılama, öykünme, alaycı dönüştürüm gibi yöntemlere başvurulduğu görülmüştür. Yazar aynı zamanda yazma serüvenine okuru dahil ederek, kurmaca bir dünyada sanal kahramanları anlattığına göndermelerde bulunarak üstkurmaca tekniğini kullanmıştır. Bu çalışma Ruhi Mücerret adlı romanın kullandığı teknik unsurlar, anlatı biçimlerindeki farklılıklar, şaşırtıcı ve kendine özgü üslubuyla postmodern bir anlatı olarak nitelendirilebileceğini savunur.
Türkçe süreli yayınlar yalnızca haber aktarma, fikir paylaşma, ihtisas bilgisi sunma ya da basıld... more Türkçe süreli yayınlar yalnızca haber aktarma, fikir paylaşma, ihtisas bilgisi sunma ya da basıldığı çağın popüler meselelerini duyurma işlevlerini taşımamış; aynı zamanda edebi türlerin gelişimine de büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Gazete aracılığıyla nesir dili doğmuş, yeni türler ilk örneklerini okurlarıyla buluşturmuştur. Yalnızca şiir, roman ya da öykü gibi başat türler değil anı, deneme, biyografi, otobiyografi gibi türlerin doğup gelişmesinde de süreli yayınlar rol üstlenmiştir. Bu türlerin Batılı bir forma dönüşmesi yine bu yayınlarla sağlanmıştır. Bu makalenin amacı, süreli yayınların biyografik türlerin gelişimine etkisini göstermektir. Bu amaç doğrultusunda biyografi türünün süreli yayınlardaki görünümüne örnek teşkil edecek yazılardan bahsedilmiş, bu yazıların ortak özelliklerine değinilmiş ve ardından Mardiros Mınakyan tarafından kaleme alınan "tercüme-i hâl" incelenmiştir. Osmanlı tiyatrosunun hem sahne önünde hem de rejisör ve sanat yönetmeni olarak sahne arkasındaki gelişimine katkı sunan Mınakyan'ın İkdâm'da yayımladığı otobiyografik ögeler taşıyan yazısı, yalnızca onun kişisel tarihine değil aynı zamanda Türk tiyatro tarihinin başlangıç yıllarına da ışık tutmaktadır.
Journal of History Culture and Art Research, Dec 30, 2017
In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal ... more In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal Oz's novel Yaralisin (You're Wounded). Foucault's power structure that systematized in Subject and Power (1961), History of Sexuality (1984), Birth of Prison (1975), The Birth of Biopolitics (2004), has similarities with crime production that the novel reflects. Accordingly, individuals are being standardized in the prison through programs, strategies and technics that the power structure determined. In this process, there is no direct enforcement on the individual. The power structure connects the individual to itself through knowledge and body. In Oz's novel the subject depending on space changing are being standardized and transformed into the "Nuri" character, as we read in the text. At the base of becoming standard individual through lost of identity, there is crime production. As for crime production, it takes shape in accordance with space. In the novel, space dependent suffering, inflicted on individuals, places the subject on a hierarchical plane, as Foucault has also indicated, and brings an end to existence. The power structure, cutting off the individual from his private space, taking him first into the interrogation room, and then to the prison, has made him a part of the system and has objectified him. The digestive effect of the power structure has become even more concrete with the presence of the second person narrator within the narrative plane; depersonalization has taken place within the new order.
Sanat, insana estetik bir perspektif kazandırmakla birlikte Aristo'dan beri üreticisine sağladığı... more Sanat, insana estetik bir perspektif kazandırmakla birlikte Aristo'dan beri üreticisine sağladığı arınma ile psikolojik boyutu da bulunan bir eylemdir. Malzemesi dil olan edebiyat da bu sanatlardan biridir. Edebiyat, okur ya da yazar rolü bağlamında bireyleri toplum içerisinde "ötekileştirilmiş" kimliklerden sıyırarak kendini ifade eden, anlayan, anlatan ve tasarlayıp kurgulayan kişiler olmalarını sağlamakta önemli bir rol üstlenmektedir. Bireyler, okur olarak estetik ve dil gelişiminin yanında realitenin ötesinde bir dünya fırsatı yakalarken kendi yazınsal üretim süreçlerini başlatıp ortaya metin koyup yazar kimliği edinerek de kendi tasarladıkları kurmaca âlemleri paylaşma olanağı bulmaktadırlar. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızlanan basın-yayın faaliyetleriyle birlikte çağdaş Türk edebiyatında da engelli bireyler tarafından yazınsal üretim faaliyetleri hız kazanmış; edebiyatın şiir, roman, öykü gibi farklı türlerinde engelliler tarafından üretilen eserlerin görünümü artmıştır. Bu üretim, engelli yazarların sosyal ve psikolojik açıdan kendini gerçekleştirme süreçlerine önemli bir katkı sağlamakla birlikte Türk edebiyatında da ciddi bir birikim oluşturarak bir saha yaratmıştır. Bu çalışmanın amacı, engellerini aşarak yazınsal üretimleriyle Türk edebiyatına katkı sağlayan yazarları tanıtmak ve bu yazarların eserlerinde görülen tematik ve biçimsel ortaklık ve farklılıkları ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda engelli yazarlar tarafından kaleme alınan eserler tespit edilecek, tür bakımından sınıflandırılacak ve ardından metinlerden hareketle engelli yazarların Türk edebiyatına katkıları genel bir çerçeve dahilinde ortaya konulacaktır.
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarının tamamının veya bir kısmının yayımcının yazılı izn... more Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarının tamamının veya bir kısmının yayımcının yazılı izni olmadan herhangi bir yolla çoğaltılması yasaktır. Yayınların fikrî sorumluluğu ve imlâ tercihi yazarlarına aittir. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarında yer alan başka kaynaklardan alınmış tablo, resim ve benzeri şeylerin yasal kullanım sorumluluğu yazarlarına aittir.
Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu da¤ bafl›nda Rüzgâra a¤lad›m bazen, Bazen derdimin dibini sayd›m... more Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu da¤ bafl›nda Rüzgâra a¤lad›m bazen, Bazen derdimin dibini sayd›m ›ss›za. Yafll›, durgun bir zeytin olufluma bakma fiuramda bir su vard› ve fluramdan Nefleyle akard› afla¤›ya. Ela bir k›z› sevdim ben de zaman›nda.
In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal ... more In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal Oz's novel Yaralisin (You're Wounded). Foucault's power structure that systematized in similarities with crime production that the novel reflects. Accordingly, individuals are being standardized in the prison through programs, strategies and technics that the power structure determined. In this process, there is no direct enforcement on the individual. The power structure connects the individual to itself through knowledge and body. In Oz's novel the subject depending on space changing are being standardized and transformed into the "Nuri" character, as we read in the text. At the base of becoming standard individual through lost of identity, there is crime production. As for crime production, it takes shape in accordance with space. In the novel, space dependent suffering, inflicted on individuals, places the subject on a hierarchical plane, as Foucault has also indicated, and brings an end to existence. The power structure, cutting off the individual from his private space, taking him first into the interrogation room, and then to the prison, has made him a part of the system and has objectified him. The digestive effect of the power structure has become even more concrete with the presence of the second person narrator within the narrative plane; depersonalization has taken place within the new order.
Çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden Turgut Uyar’ın kent imgeleminde mekâna dair unsurlar, ya... more Çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden Turgut Uyar’ın kent imgeleminde mekâna dair unsurlar, yalnızca yaşanılan yerler olarak yer almamakta; şair kente ve kent toplumuna eleştirel bir perspektiften bakmaktadır. Bu tutum, Çağdaş Kent Sosyolojisinin öncülerinden Henri Lefebvre tarafından sistemleştirilen kent kuramı ile paralellik göstermektedir. Lefebvre; toplumun bir bütün halinde kentleştiğini ve bu durumun da toplumsal pratiklere doğrudan yansıdığını savunmaktadır. Ona göre kentler; ekonomik ve politik sistemin homojenleştirme çabaları sonucunda yeni bir çehre kazanmıştır. Lefebvre’nin kenti çözümleme noktasında vurguladığı kimi semboller ve değerleri Uyar’ın şiirinde görmek mümkündür. Uyar için de kentler, yalnızca yaşanılan yerler değildir, Lefebvre’nin işaret ettiği sosyal etkileşimin mekân üzerindeki etkisi ve mekânın bu etkileşimde rol üstlendiği düşüncesi, Uyar’ın şiirlerinde somutlaşmış gibidir; algılanan, kavranan ve yaşanılan mekânların tümü toplumsal pratikleri yönlend...
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Halit Ziya Uşaklıgil, küçük yaşlarında Batı edebiyatlarından Türkçeye edebi eserleri tercüme etme... more Halit Ziya Uşaklıgil, küçük yaşlarında Batı edebiyatlarından Türkçeye edebi eserleri tercüme etmeye başlar ve hayatının sonuna kadar bunu sürdürür. Tercüme hakkında çok sayıda yazı da kaleme alır. Yazılarının toplandığı Sanata Dair’deki tercüme üzerine yazdıkları değerlendirildiğinde onun hem tercümenin nasıl olması gerektiği ile ilgilendiği hem Türkçeye yapılan tercümeleri değerlendirdiği hem de Türkçede yürütülen tercüme faaliyetlerinin durumuna dair çıkarımlarda bulunduğu görülür. Halit Ziya, tercüme meselesine yer verdiği yazılarında soruları, tespitleri, eleştirileri, takdirleri, önerileriyle eleştirel bir yaklaşıma sahiptir. Dilin, kültürün, edebiyatın gelişiminde kritik bir yere sahip olan tercüme faaliyetleri üzerinde, bir zirve şahsiyet tarafından, dikkatle durulması Türk dilinin ve edebiyatının gelişiminde tercümenin rolüne ışık tutmaktadır. Halit Ziya’nın ömrü boyunca süren çeviri faaliyetleri ile ilgisi sanatını beslediği gibi bu alandaki tecrübesinden hareketle paylaştı...
Seksenli yılların sonlarına doğru Türk edebiyatında kendini gösteren postmodernist unsurlar, son ... more Seksenli yılların sonlarına doğru Türk edebiyatında kendini gösteren postmodernist unsurlar, son dönemde daha bilinçli bir kullanımla karşımıza çıkmaktadır. Postmodern anlatı biçimlerini eserlerinde başarı ile uygulayan yazarlardan biri de Murat Menteş'tir. 2005 yılında Dublörün Dilemması, 2009 yılında Korkma Ben Varım adlı romanları yayımlayan yazarın son kitabı 2013'te yayımlanan Ruhi Mücerret'tir. Yüz yaşını aşmış İstiklal Savaşı gazisi Ruhi Mücerret'in beynine çip takılmasını ve ardından gelişen olayları anlatan romanda yazar, çoğulculuk, metinlerarasılık ve üstkurmaca gibi postmodernist anlatı tekniklerini romanında uygulamıştır. Bu makalenin amacı, romanda bu anlatı tekniklerinin nasıl kullanıldığını tespit etmek ve romanın kurgulanış biçimini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda yapılan okuma sonucunda romanda reel düzlemde yan yana gelmesi mümkün olmayan pek çok unsurun üç boyutlu bir yapı halinde iç içe geçtiği, farklı ideolojilere ve yaşam tarzlarına ait öğelerin yan yana kullanıldığı, fantastik, romantik ve tarihi öğelerin yanı sıra yeraltı edebiyatına ait ifade biçimlerine yer verildiği, metinlerarası ilişkilerin kullanımı ve bu doğrultuda alıntı, gönderge, yansılama, öykünme, alaycı dönüştürüm gibi yöntemlere başvurulduğu görülmüştür. Yazar aynı zamanda yazma serüvenine okuru dahil ederek, kurmaca bir dünyada sanal kahramanları anlattığına göndermelerde bulunarak üstkurmaca tekniğini kullanmıştır. Bu çalışma Ruhi Mücerret adlı romanın kullandığı teknik unsurlar, anlatı biçimlerindeki farklılıklar, şaşırtıcı ve kendine özgü üslubuyla postmodern bir anlatı olarak nitelendirilebileceğini savunur.
Türkçe süreli yayınlar yalnızca haber aktarma, fikir paylaşma, ihtisas bilgisi sunma ya da basıld... more Türkçe süreli yayınlar yalnızca haber aktarma, fikir paylaşma, ihtisas bilgisi sunma ya da basıldığı çağın popüler meselelerini duyurma işlevlerini taşımamış; aynı zamanda edebi türlerin gelişimine de büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Gazete aracılığıyla nesir dili doğmuş, yeni türler ilk örneklerini okurlarıyla buluşturmuştur. Yalnızca şiir, roman ya da öykü gibi başat türler değil anı, deneme, biyografi, otobiyografi gibi türlerin doğup gelişmesinde de süreli yayınlar rol üstlenmiştir. Bu türlerin Batılı bir forma dönüşmesi yine bu yayınlarla sağlanmıştır. Bu makalenin amacı, süreli yayınların biyografik türlerin gelişimine etkisini göstermektir. Bu amaç doğrultusunda biyografi türünün süreli yayınlardaki görünümüne örnek teşkil edecek yazılardan bahsedilmiş, bu yazıların ortak özelliklerine değinilmiş ve ardından Mardiros Mınakyan tarafından kaleme alınan "tercüme-i hâl" incelenmiştir. Osmanlı tiyatrosunun hem sahne önünde hem de rejisör ve sanat yönetmeni olarak sahne arkasındaki gelişimine katkı sunan Mınakyan'ın İkdâm'da yayımladığı otobiyografik ögeler taşıyan yazısı, yalnızca onun kişisel tarihine değil aynı zamanda Türk tiyatro tarihinin başlangıç yıllarına da ışık tutmaktadır.
Journal of History Culture and Art Research, Dec 30, 2017
In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal ... more In the light of the power concepts theorized by Michel Foucault, this article investigates Erdal Oz's novel Yaralisin (You're Wounded). Foucault's power structure that systematized in Subject and Power (1961), History of Sexuality (1984), Birth of Prison (1975), The Birth of Biopolitics (2004), has similarities with crime production that the novel reflects. Accordingly, individuals are being standardized in the prison through programs, strategies and technics that the power structure determined. In this process, there is no direct enforcement on the individual. The power structure connects the individual to itself through knowledge and body. In Oz's novel the subject depending on space changing are being standardized and transformed into the "Nuri" character, as we read in the text. At the base of becoming standard individual through lost of identity, there is crime production. As for crime production, it takes shape in accordance with space. In the novel, space dependent suffering, inflicted on individuals, places the subject on a hierarchical plane, as Foucault has also indicated, and brings an end to existence. The power structure, cutting off the individual from his private space, taking him first into the interrogation room, and then to the prison, has made him a part of the system and has objectified him. The digestive effect of the power structure has become even more concrete with the presence of the second person narrator within the narrative plane; depersonalization has taken place within the new order.
Sanat, insana estetik bir perspektif kazandırmakla birlikte Aristo'dan beri üreticisine sağladığı... more Sanat, insana estetik bir perspektif kazandırmakla birlikte Aristo'dan beri üreticisine sağladığı arınma ile psikolojik boyutu da bulunan bir eylemdir. Malzemesi dil olan edebiyat da bu sanatlardan biridir. Edebiyat, okur ya da yazar rolü bağlamında bireyleri toplum içerisinde "ötekileştirilmiş" kimliklerden sıyırarak kendini ifade eden, anlayan, anlatan ve tasarlayıp kurgulayan kişiler olmalarını sağlamakta önemli bir rol üstlenmektedir. Bireyler, okur olarak estetik ve dil gelişiminin yanında realitenin ötesinde bir dünya fırsatı yakalarken kendi yazınsal üretim süreçlerini başlatıp ortaya metin koyup yazar kimliği edinerek de kendi tasarladıkları kurmaca âlemleri paylaşma olanağı bulmaktadırlar. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızlanan basın-yayın faaliyetleriyle birlikte çağdaş Türk edebiyatında da engelli bireyler tarafından yazınsal üretim faaliyetleri hız kazanmış; edebiyatın şiir, roman, öykü gibi farklı türlerinde engelliler tarafından üretilen eserlerin görünümü artmıştır. Bu üretim, engelli yazarların sosyal ve psikolojik açıdan kendini gerçekleştirme süreçlerine önemli bir katkı sağlamakla birlikte Türk edebiyatında da ciddi bir birikim oluşturarak bir saha yaratmıştır. Bu çalışmanın amacı, engellerini aşarak yazınsal üretimleriyle Türk edebiyatına katkı sağlayan yazarları tanıtmak ve bu yazarların eserlerinde görülen tematik ve biçimsel ortaklık ve farklılıkları ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda engelli yazarlar tarafından kaleme alınan eserler tespit edilecek, tür bakımından sınıflandırılacak ve ardından metinlerden hareketle engelli yazarların Türk edebiyatına katkıları genel bir çerçeve dahilinde ortaya konulacaktır.
Kaleme aldığı eserleriyle modern Türk edebiyatının öncülerinden olan Ahmet Midhat Efendi, eserler... more Kaleme aldığı eserleriyle modern Türk edebiyatının öncülerinden olan Ahmet Midhat Efendi, eserlerini kurgularken pek çok farklı kaynaktan faydalanmış, alıntılar yapmıştır. Ahmet Midhat Efendi'nin yazınsal kaynaklarından biri de Osmanlı coğrafyası ve tarihidir. Yazar, Arnavutlar Solyotlar romanında bir aşk hikâyesinin arka planında adı geçen toplumların günlük yaşamlarına, düğün-nişan adetlerine, eğlence anlayışlarına ve örfi hukuk düzenlerine yer vermiştir. Bu çalışma tarihi bir kavim olarak nitelendirilebilecek Solyotların Ahmet Midhat Efendi'nin kaleminden kültür, kimlik ve algı değerleri ekseninde hangi ögelerinin ele alındığına odaklanmıştır. Bu bağlamda Solyot kimliğini tanımlayan birlik bilinci, askeri toplum olma, kadınların erkeklerle birlikte yaşam içerisinde eş roller üstlenmesi gibi ögeler tespit edilirken Solyot kültüründe eğlence anlayışının gelişmiş olduğu görülmüştür. Ayrıca Solyotların özel günlerine ait ritüeller, yemek fasıllarına müziğin ve dansın eşlik etmesi gibi kendilerine özgü birtakım gelenekgöreneklerin olduğu belirlenmiştir. Eserde Solyotların yaşamın farklı cephelerini algılama biçimlerine ilişkin de detaylar da verilmiş; evlilik, adalet, namus gibi kavramların Solyot toplumundaki karşılığı detaylı olarak aktarılmıştır. Yazınsal değer açısından ilk dönem eserleri arasında değerlendirilebilecek Arnavutlar Solyotlar, Osmanlı coğrafyasındaki bir gayrimüslim toplumun kültür ve yaşayışına dair aktardığı derin ve hacimli bilgilerle kültür tarihi açısından büyük önem taşımaktadır.
Art is an action that includes a psychological aspect by providing catharsis for its creators sin... more Art is an action that includes a psychological aspect by providing catharsis for its creators since Aristotle, as well as bringing an aesthetic perspective to human. Literature, drawing its strength from language, is one of these arts as well. It plays a crucial role in individuals’ transformation from “otherized” identities into individuals who can Express themselves, understand, explain and design as well as fictionalize in the context of reader or author. As a reader, individuals seize an opportunity for a world beyond reality along with aesthetics and language development. Besides, individuals acquiring the author identity get the chance to share their own fictional worlds by initiating their literary production process and producing texts. Thanks to the press activities that have accelerated correspondingly with technological development, literal production activities by disabled individuals in modern Turkish literature have gained speed. Furthermore, the works produced by disabled individuals in different genres of literature such as poetry, novel, and short story have increased in number. This production has enormously contributed to disabled individuals’ self-realization process both socially and psychologically. Besides, it has opened up a field by creating a significant accumulation in Turkish literature. In this article, a general review has been made on writers who contributed to Turkish literature with their literary works by overcoming their mental and physical disabilities. And, the thematic and stylistic differences and similarities observed in these works have been presented. Individuals, many of whom continue their literary works with the aid of local administrations have been observed that they gave examples of different genres such as poetry, novel, short story, essay, memoir, and autobiography. Besides, it has been determined that, while individualistic themes gained importance in poetry and short story, in other genres, assessments concerning the social aspect draw the attention. These texts, which should not be evaluated only as literal outputs, also include many factors in respect of disabled individuals’ psychology and the way they position themselves in society.
Uploads
Books by Koray Ustun
Papers by Koray Ustun
Thanks to the press activities that have accelerated correspondingly with technological development, literal production activities by disabled individuals in modern Turkish literature have gained speed. Furthermore, the works produced by disabled individuals in different genres of literature such as poetry, novel, and short story have increased in number. This production has enormously contributed to disabled individuals’ self-realization process both socially and psychologically. Besides, it has opened up a field by creating a significant accumulation in Turkish literature.
In this article, a general review has been made on writers who contributed to Turkish literature with their literary works by overcoming their mental and physical disabilities. And, the thematic and stylistic differences and similarities observed in these works have been presented. Individuals, many of whom continue their literary works with the aid of local administrations have been observed that they gave examples of different genres such as poetry, novel, short story, essay, memoir, and autobiography. Besides, it has been determined that, while individualistic themes gained importance in poetry and short story, in other genres, assessments concerning the social aspect draw the attention. These texts, which should not be evaluated only as literal outputs, also include many factors in respect of disabled individuals’ psychology and the way they position themselves in society.