Papers by Fazile EREN KAYA
Istanbul University - DergiPark, Jun 1, 2017
Öz: 18. yüzyıl, klasik Türk edebiyatında niceliğin artıp niteliğin azaldığı bir dönemdir. Şair sa... more Öz: 18. yüzyıl, klasik Türk edebiyatında niceliğin artıp niteliğin azaldığı bir dönemdir. Şair sayısı artsa da şiir bayağılaşma tehlikesiyle karşı karşıya gelir. Böyle bir ortamda padişahın fermanıyla "Reis-i Şairân" ilan edilen Osmanzâde Tâib, bu unvana dayanarak bir dönem eleştirisi yapar. Ünlü kasidesinde şairle müteşâir arasındaki farkı ortaya koymaya çalışır. Ancak dostlarını kırmaktan korktuğu için ayrıntıya girmez ama dönem şairleri hakkında ayrıntılı değerlendirme yapması için Seyyid Vehbî'yi vekil tayin eder. Seyyid Vehbî 170 beyitlik kasidesinin yaklaşık 80 beytinde dönemin edebi durumunu ve çağdaşı şairleri değerlendirir. Çalışmamızda bu iki kasidede şairlerin dönem eleştirisi yaparken ele aldıkları hususlar üzerinde durulmuştur.
Türkbilig, Jun 1, 2017
Objetivos Determinar el efecto del tratamiento antihipertensivo sobre la mortalidad y la morbilid... more Objetivos Determinar el efecto del tratamiento antihipertensivo sobre la mortalidad y la morbilidad cardiovascular en sujetos con diabetes, a diferentes niveles de presión arterial (PA). Fuentes de datos Se realizó una búsqueda en las bases de datos CENTRAL, MEDLINE, EMBASE y BIOSIS. Selección de estudios Para ser elegibles, los estudios debían tener un seguimiento de al menos 12 meses e incluir 100 o más individuos con diabetes mellitus. Los ensayos debían comparar cualquier antihipertensivo contra placebo, dos antihipertensivos cualquiera vs. uno, o cualquier meta de PA vs. otra. Se excluyeron estudios estrictamente comparativos, que evaluaran un agente vs. otro, así como estudios con intervenciones combinadas. Extracción de datos Los puntos finales de interés pre-especificados fueron: mortalidad por cualquier causa, mortalidad cardiovascular y no cardiovascular, El tratamiento antihipertensivo podría aumentar el riesgo cardiovascular en pacientes con diabetes y presión arterial sistólica menor de 140 mmHg Antihypertensive treatment could increase cardiovascular risk in diabetics with a systolic blood pressure is less than 140 mmHg Brunström M y col. BMJ 2016;352:i717.
Development, 2017
Divan edebiyatında âşığın sevgiliye duyduğu aşk, bu aşktan dolayı çektiği acı ile sevgilinin güze... more Divan edebiyatında âşığın sevgiliye duyduğu aşk, bu aşktan dolayı çektiği acı ile sevgilinin güzelliği ve acımasız-lığı pek çok mazmunla anlatılmıştır. Şem-pervane, gül-bülbül, kumru-çınar gibi mazmunlar çoğunlukla doğadan ve günlük hayatın içinden seçilmiştir. Bunlar içerisinde en yaygın olan şüphesiz gül ve bülbüldür. Gül sevgilinin pek çok güzellik öğesinin benzetmeliğidir. Aynı zamanda Hz. Muhammed'in simgesi olarak da edebiyatımızda ayrı bir öneme sahiptir. Güllere düşkün olan bülbül ise divan şiirinde aşığın timsalidir. Güllerin arasında sabahtan akşa-ma kadar öten bu kuş ve gül arasında bir bağ olduğu düşü-nülmüştür. Divan şairleri gül-bülbül ilişkisine eserlerinde çokça değinmişlerdir. Ayrıca bu konuda müstakil eserler de vermişlerdir. Gül-bülbül hikâyesini anlatan ilk eserin İran edebiyatından Attar'a ait olduğu ve bu hikâyenin İran'dan Araplara, Araplar kanalıyla da Avrupa'ya yayıldığı düşü-nülmektedir. Türk edebiyatındaki ilk Gül ü Bülbül eserinin ise Mevlânâ'ya ait olduğu bilinmektedir. İkinci eser ise Rifâî'nindir. Çalışmamızda Rifâî'nin Bülbül-nâmesi şekil ve muhteva yönünden ele alınmış ve Alex Olrik'in Epik Kanunlar Teorisi'ne göre incelenmiştir.
Köle Motifinin Farklı İşlevleri Üzerine, 2021
Statü Kaybı Düşüncesinin Nâbî'nin Azliyye Kasidesine Yansımaları, 2021
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi
Öz: 18. yüzyıl, klasik Türk edebiyatında niceliğin artıp niteliğin azaldığı bir dönemdir. Şair sa... more Öz: 18. yüzyıl, klasik Türk edebiyatında niceliğin artıp niteliğin azaldığı bir dönemdir. Şair sayısı artsa da şiir bayağılaşma tehlikesiyle karşı karşıya gelir. Böyle bir ortamda padişahın fermanıyla " Reis-i Şairân " ilan edilen Osmanzâde Tâib, bu unvana dayanarak bir dönem eleştirisi yapar. Ünlü kasidesinde şairle müteşâir arasındaki farkı ortaya koymaya çalışır. Ancak dostlarını kırmaktan korktuğu için ayrıntıya girmez ama dönem şairleri hakkında ayrıntılı değerlendirme yapması için Seyyid Vehbî'yi vekil tayin eder. Seyyid Vehbî 170 beyitlik kasidesinin yaklaşık 80 beytinde dönemin edebi durumunu ve çağdaşı şairleri değerlendirir. Çalışmamızda bu iki kasidede şairlerin dönem eleştirisi yaparken ele aldıkları hususlar üzerinde durulmuştur. Abstract: In the classical Turkish literature, the 18th century was the period when the quantity of the literary work increased whereas their quality decreased. Despite many poets, the art of poetry was thought to be exposed to a danger of banalization.. In this kind of environment, Osmanzâde Tâib who was appointed as " Reis-i Şâirân " (Head of the Poets) with Sultan's edict, started to write a criticism of the era. In his famous ode, he tries to show the difference between poet and the copier. He does not give any details about the identity of the poets because he does not want to hurt his friends' feelings, but for a detailed evaluation, he assigns Seyyid Vehbî as his deputy. Seyyid Vehbi criticizes the poets of the era in the 80 couplets of his 170 verse. Our paper tackles with these two verses by considering the themes involved in their literary criticism of the era.
Hurşîd ü Hâver, a masnavi derive from characters' names after celestial bodies, was written in 16... more Hurşîd ü Hâver, a masnavi derive from characters' names after celestial bodies, was written in 16th century by Hamîdî, poet of the Murad III era. The exact date of the writing of the work is unknown. This sizable work is about 163 leaves. The poet enriched his work with different poet types and prosody. Especially in the actual story part, in the poetry of heroes, Hamîdî demonstrate successful examples of poetry.
Divan Edebiyatı Dergisi, 2017
Divan edebiyatında âşığın sevgiliye duyduğu aşk, bu aşktan dolayı çektiği acı ile sevgilinin güze... more Divan edebiyatında âşığın sevgiliye duyduğu aşk, bu aşktan dolayı çektiği acı ile sevgilinin güzelliği ve acımasız-lığı pek çok mazmunla anlatılmıştır. Şem-pervane, gül-bülbül, kumru-çınar gibi mazmunlar çoğunlukla doğadan ve günlük hayatın içinden seçilmiştir. Bunlar içerisinde en yaygın olan şüphesiz gül ve bülbüldür. Gül sevgilinin pek çok güzellik öğesinin benzetmeliğidir. Aynı zamanda Hz. Muhammed'in simgesi olarak da edebiyatımızda ayrı bir öneme sahiptir. Güllere düşkün olan bülbül ise divan şiirinde aşığın timsalidir. Güllerin arasında sabahtan akşa-ma kadar öten bu kuş ve gül arasında bir bağ olduğu düşü-nülmüştür. Divan şairleri gül-bülbül ilişkisine eserlerinde çokça değinmişlerdir. Ayrıca bu konuda müstakil eserler de vermişlerdir. Gül-bülbül hikâyesini anlatan ilk eserin İran edebiyatından Attar'a ait olduğu ve bu hikâyenin İran'dan Araplara, Araplar kanalıyla da Avrupa'ya yayıldığı düşü-nülmektedir. Türk edebiyatındaki ilk Gül ü Bülbül eserinin ise Mevlânâ'ya ait olduğu bilinmektedir. İkinci eser ise Rifâî'nindir. Çalışmamızda Rifâî'nin Bülbül-nâmesi şekil ve muhteva yönünden ele alınmış ve Alex Olrik'in Epik Kanunlar Teorisi'ne göre incelenmiştir.
Öz: Bir Arap efsanesine dayanan Leyla ve Mecnûn hikâyesi, ilk olarak İranlı ünlü şair Nizâmî-i Ge... more Öz: Bir Arap efsanesine dayanan Leyla ve Mecnûn hikâyesi, ilk olarak İranlı ünlü şair Nizâmî-i Gencevî tarafından mesnevi olarak yazılır. Türk edebiyatında ise 15. yy'dan itibaren mesnevi formunda işlenmeye başlanır. Bu konuda verilen eserlerin en meşhuru Fuzûlî'ye aittir. Fuzûlî, bu basit aşk hikâyesinde kişilere sembolik değerler yükler. Şair, eserinin girişinde Leylâ'yı hakikat sırrının, Mecnûn'u ise insan ruhunun sembolü olarak kullandığını söyler. Beşeri aşkın İlâhî aşka dönüşmesini anlatırken hem aşkın beşeri boyutundan kopmaz hem de estetik ve sanat kaygısını ön planda tutarak eserini kuru ve didaktik olmaktan kurtarır. Leylâ ve Mecnûn hikâyesi beşeri boyutuyla incelendiğinde daha çok Mecnûn'un Leylâ'nın aşkından dolayı aklını yitirmesi, çöllere düşmesi, hayvanlarla arkadaşlık etmesi üzerinde durulur. Ancak hikâyenin Leylâ'ya dair yaklaşımı da gözardı edilmemelidir. Bu çalışmamızda edebiyatta sevilen kadınların ilkörneği sayılabilecek Leylâ'nın, Mecnûn'un kendisine duyduğu aşk ve bu aşk sonucu geçirdiği değişimler karşısındaki tavrını, Fuzûlî'nin, mesnevisinde " Leylâ dilinden Gazel/Murabba " başlığı altında verdiği şiirlerden takip etmeye çalışacağız.
Uploads
Papers by Fazile EREN KAYA