Papers by Zeynep İrem Deger
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2024
Türk anlatı geleneğinde kimi zaman alp, kimi zaman Celâlî olarak karşımıza çıkan Köroğlu, yüksek ... more Türk anlatı geleneğinde kimi zaman alp, kimi zaman Celâlî olarak karşımıza çıkan Köroğlu, yüksek zümreye karşı sosyal adaleti savunmaya ant içmesiyle hafızalarda yer edinmiş bir destan kahramanıdır. Türk destan geleneğinde bu kadar çok yönlü bir kahramanın belleğimizde hâlâ varlığını koruması her çağa ve döneme göre geçirdiği değişim ve dönüşümle bağlantılıdır. Bunun yanı sıra Köroğlu, sadece bir destan kahramanı değildir; o, mitolojik ve efsanevi kimliğiyle de farklı bir yere sahiptir. Köroğlu’nun farkındalık yolculuğu mezarda doğumundan başlayıp mağarada kırklara karışmasına kadar devam eden bir erginlenme
sürecidir. Köroğlu’nun erginlenme süreci doğumundan mistik ölümüne kadar karanlık-aydınlık mitolojik zıtlığı üzerine kuruludur. Köroğlu’nun bireyleşme yolcuğundaki karanlık ve aydınlık zıtlığı; mezar, kırat, mağara gibi pek çok önemli sembolün etrafında şekillenir. Mağara sembolü de Köroğlu fenomenolojisinde karanlıktan aydınlığa geçişte erginlenmeyi
tamamlayan mekânlardan biridir. Mağara, Türk kültüründe mitlerden beri yer alan arketipik bir semboldür. Mağara, hem başlangıç hem sondur. Mağara, doğum ve ölümün mekânıdır. Çünkü mağara, arketipsel anlamda bireyin değiştiği, dönüştüğü, kendi benliğini bulduğu ve erginlenerek yeniden doğduğu mistik bir mekândır. Bu çalışmada Köroğlu’nun farkındalık yolculuğunda karanlık mağaradan aydınlığa geçişi C.G. Jung’un arketipsel sembolizm bakış açısından yola çıkarak incelenmiştir. Köroğlu’nun varoluşsal yolculuğu yeniden doğuş kavramı çerçevesinde sembolik olarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak Köroğlu’nun erginlenme sürecinde mağaranın sembolik rolü tespit edilmiştir.
Sobider, 2023
Türk halk inanışlarında önemli olgulardan biri ziyaret fenomenidir. Ziyaret fenomeni, ilahi ve ku... more Türk halk inanışlarında önemli olgulardan biri ziyaret fenomenidir. Ziyaret fenomeni, ilahi ve kutsî değere sahip olduğuna inanılan ve genellikle dinî kişiliklere atfedilen yerlerin ziyaret edilmesini ifade eder. Türk halk inanışlarında da yatır, türbe, dede, evliya, eren, ermiş, velî gibi adlarla anılan zatların türbeleri çeşitli dilek ve niyetlerin gerçekleşmesi için ziyaret edilir ve bu kutsal mekânlarda çeşitli ritüel ve uygulamalar yerine getirilir. Bu bağlamda ziyaret fenomeninin kutsallaşmasını sağlayan nedir sorusu önem kazanır. Bu çalışmada amaçlanan bir ziyaret fenomeni olarak Mersin’in Tarsus ilçesinde yer alan Hz. Hıdır Türbesi’nin kutsallaşma sürecini ortaya koyabilmektir. Buradan hareketle, çalışmanın kavramsal şemasını Hans Mol’un kimlik ve din teorisi oluşturmaktadır. Çalışmada öncelikle kutsal ve ziyaret fenomeni kavramları üzerinde durulmuştur. Daha sonra Hz. Hıdır Türbesi’nin kutsallaşma süreci Hans Mol’un dört aşamalı kimlik ve din teorisinden yola çıkılarak incelenmiştir. Hans Mol, kimliğin kutsallaşmasını; nesneleştirme, bağlılık, ritüel ve mit olmak üzere dört aşamaya ayırmaktadır. Hz. Hıdır’ın kutsallaşma sürecinde velî olarak toplumsal kabul sağlayabilmesi ve türbenin kutsal bir mekân olarak kabul edilmesi için Hz. Hıdır’ın kutsallaşma süreci dört aşamalı tasnife göre değerlendirilmiştir.
Türk halk kültüründe yılanlar ve yılanlar etrafında şekillenen inanışlar önemli bir yere sahiptir... more Türk halk kültüründe yılanlar ve yılanlar etrafında şekillenen inanışlar önemli bir yere sahiptir. Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Sümerlerden Eski Yunan medeniyetine ve daha birçok kültürün etkisi ile Anadolu’da yılanlarla ilgili pek çok inanış ortaya çıkmıştır.
Bu makalede Hatay’ın Dörtyol ilçesi halk kültüründe yılanlarla ilgili inanışlar ve bu inanışların kökenleri irdelenmiştir.
Bu bağlamda, çalışmamızda Hatay'ın Dörtyol ilçesinde yılanlarla ilgili inanışları belirlemek amacıyla kaynak kişilerle yüz yüze görüşme yapılmış ve tespit edilen inanışlar farklı kültürlerdeki benzer inanışlarla mukayese edilerek inanışların kökenleri belirlenmeye çalışılmıştır.
9. Milletlerarası Türk Kültürü Kongresi-Ordu, 2017
Kültür endüstrisi bireyi edilgen bir kültür tüketicisi haline getiren bir sistemdir. Kültür, sana... more Kültür endüstrisi bireyi edilgen bir kültür tüketicisi haline getiren bir sistemdir. Kültür, sanat, moda gibi yaşama dair unsurlar kültür endüstrilerinin elinde birer meta haline gelmektedir. Kültür endüstrisinin oluşturduğu bu sistemin üreticisi ise kitle iletişim araçları yani medyadır. Moda da medyanın kolları reklam, televizyon, sinema aracığıyla dünyaya yayılmakta, küreselleşmektedir. Fakat medyanın bize moda olarak sunduğu ürünler eskil olanla yeni olanın farklı bir formda birleştirilmesinden oluşmaktadır. Bu bağlamda geleneksel giysiler; bağlamından koparılarak yaratıcılık ve özgünlükten yoksun seri üretim ürünlere dönüşmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada günümüz geleneksel kına gecesi giysilerinin 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde geçen bir dönem dizisi olan “Muhteşem Yüzyıl” aracılığıyla geçirdiği değişim ve dönüşüm kına gecesi geleneği ve giyim çerçevesinde incelenmiştir. Sonuç olarak dizinin etkisiyle Türk kültüründe önemli bir geçiş dönemi olan evlenme ritüelleri ve geleneksel düğün giysileri özgünlüklerini kaybederek tek-tipleşmeye başlamıştır. Gelenek üzerinde meydana gelen bu değişim ve dönüşümler aynı zamanda nesiller arasında kültürel aktarımın da olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. Bu durum özellikle Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nde (2005) geleneklerin kültürel endüstri alanında korunması ilkesine ters düşmektedir. Dolayısıyla kültür endüstrisi karşısında geleneksel kültürümüzün yok edici değişimlerini uğramasının önüne geçmek için gerek kültür endüstrileri alanında çalışanlar gerek halk bilimcilerin bu iki sözleşmenin içeriğine dikkat etmesi gerekmektedir.
TÜRÜK, 2019
Öz
Erkeklik, doğuştan getirilen biyolojik bir olgu olmanın dışında toplum içerisinde çeşitli t... more Öz
Erkeklik, doğuştan getirilen biyolojik bir olgu olmanın dışında toplum içerisinde çeşitli tutum ve davranışların yerine getirilmesiyle kazanılan bir kimliktir. Bireyin doğuştan sahip olduğu biyolojik kimliği, sosyo-kültürel yapı içerisindeki cinsiyet kimliğine eklemlenerek iç içe gelişmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri olarak adlandırılan "erkeklik" ve "kadınlık" kimliği bireyin doğumundan itibaren yakın çevresinden ve toplumdan edindiği bilgi ve deneyimlerle şekillenmektedir. Sosyo-kültürel yapı içerisinde erkeğe ve kadına cinsiyete dayalı olarak atfedilen bu roller doğumdan itibaren çocuğun ilk sosyal ortamı aile, sonra okul ve iş gibi sosyalleşme ortamlarında kazanılmaktadır. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet rolleri bakımından erkek ve kadın kimliğinin oluşumunda sosyal ortam ve mekânın etkisi önem taşımaktadır. Türk anlatı geleneğinde kadim bir eser olan Dede Korkut Hikâyeleri toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında güçlü kültürel örüntülere sahiptir. Hikâyelerde erkek kimliğinin inşasında av, bir mekân olmanın ötesinde erkeğin benliğini keşfetmesini ve erginlenmesini yani erkekliğini kazanmasını sağlayan eşiklerin kilit noktasıdır. Av, Dede Korkut Hikâyeleri'nde erkek olmanın ilk hikâyesidir. Bu bağlamda çalışmada amaçlanan Dede Korkut Hikâyeleri'nde erkeklerin erginlenmeleri ve dönüşümlerin kilit noktasında yer alan av ve avcılığın çok yönlü yapısını ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle toplumsal cinsiyet ve erkeklik üzerinde durulmuş, daha sonra Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki av ve erkeklik ilişkisi “erkekler”in dünyası üzerinden değerlendirilmiştir.
Abstract
Masculinity is not only a congenital biological fact, but also an identityacquired through the fulfillment of various attitudes and behaviors in society. The innate inherent biological identity is intertwined into the gender identitywithin the socio-cultural structure. The identity of masculinity and femininity,which are called gender roles, are shaped by the knowledge and experiencesacquired from the close environment and society. These roles, which areattributed to gender in women and men in socio-cultural structure, are gainedfrom birth to the first social environment of the child in socializationenvironments such as family, school and work. In this context, the impact ofsocial environment and place on the formation of male and female identity interms of gender roles is important. The Dede Korkut Stories, an ancient work in the Turkish narrative tradition,have strong cultural patterns in the context of gender roles. In the stories,hunting is the key point of the thresholds that allow men to discover their selfand gain their manhood rather than being a place. Av is the first story of beinga man in the Dede Korkut Stories. In this context, the aim of this study is toreveal the multifaceted structure of hunt and hunting in Dede Korkut Stories,which is the key point of men's growth and transformation. The studyprimarily focused on gender and masculinity, and then the relationshipbetween hunting and masculinity in the Dede Korkut Stories was evaluatedthrough the world of men.
Uluslararası Genç Akademisyenler Kültür Kongresi-İzmir, 2016
ÖZET
Mizah, “gülmece, eğlendirme, güldürme, ince alay, şaka yapmak” anlamlarına gelmektedir. Miza... more ÖZET
Mizah, “gülmece, eğlendirme, güldürme, ince alay, şaka yapmak” anlamlarına gelmektedir. Mizahın en önemli aracı ise fıkradır. Mizah ve fıkra toplumun kültürel kimliği ve düşünce yapısının oluşturulmasında ve aktarılmasında önemli birer yapı taşıdır. Bu yüzden mizahın neden yapıldığını doğru bir şekilde yorumlayabilmek için pek çok mizah teorisi ortaya çıkmıştır. Bu teoriler sayesinde mizahın nasıl oluştuğu, mizah yoluyla verilmek istenen mesajın ne olduğu daha anlaşılır hale gelmiştir.
Sözlü anlatı geleneği içerisinde fıkralar sadece güldürme maksadıyla anlatılmamaktadırlar. Bundan dolayı fıkraların hangi amaçla icra edildiklerini anlayabilmek için mizah teorilerinden yararlanmak gerekmektedir. Bu bakış açısından yola çıkarak çalışmamızda, Mersin ilinden derlenen 15 adet fıkra metni modern mizah teorilerinden uyumsuzluk kuramı, üstünlük kuramı ve rahatlama kuramı bakımından incelenip değerlendirilmiştir. Öncelikle mizah ve fıkra arasındaki ilişki açıklanmış, devamında modern mizah teorileri hakkında bilgi verilmiş, fıkralar bu teorilere göre incelenerek değerlendirilmiştir.
Çalışmamızda fıkraları mizah teorilerine göre incelendiği zaman “güldürme” amacı dışında kültürün aktarımı, toplumsal ve bireysel eleştiri, tepki, alay, protesto, rahatlama gibi pek çok kapalı işlevi yerine getirdiği de tespit edilmiştir. Sonuç olarak, mizah denildiğinde akla ilk gelen türlerden biri olan fıkraların sadece tek boyutlu değerlendirilmemesi gerektiği açıkça ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mizah teorileri, üstünlük kuramı, uyumsuzluk kuramı, rahatlama kuramı, Mersin fıkraları
AN ANALYSIS ON MERSİN ANECTODES ACCORDING TO HUMOR THEORIES
ABSTRACT
Humor means like “humour, entertaining, laughing, irony, make joke”. Anectode is the most important tool of humor. Humor and anectode are an important milestone to create and transfer cultural identitiy and mentality of community. Thus, it has appeared many humor theories to interpret correctly why humor is done. Thanks to these theories, how the humor create and the message via humor are understood better.
Anectodes have not been telling for only purpose of laughing in oral narrative tradition Therefore, it is required to comprehend the humor theories for realizing the aim of anectode telling. Starting from this point of view, in our study, the 15 anectodes which compiled in Mersin have been analyzed and evaluated on account of the superiority theory, the incongruity theory and the relaxation theory in humor theories. First of all, the relationship between humor and anectode were explained, after that it were given information about modern humor theories and these anectodes were examined and considered according to these theories.
In conclusion, anectodes that one of the first thing come to mind when humor is called have been appeared clearly that should not be considered only one dimension. In our study, when we examined the anectodes according to humor theories, it is found that there are many latent functions “transferring culture, social and personal criticism, reaction, ridicule, protest, relaxation” in addition to “laughing”.
Key Words: Humor theories, the superiority theory, the incongruity theory, the relaxation theory, Mersin anectodes
Along the history of humanity, stories and writings about snakes are so much. Thanks to the muchn... more Along the history of humanity, stories and writings about snakes are so much. Thanks to the muchness of the meanings that people attribute to snakes and generally the frequency of these meanings, this animal keeps continue the feature of being mysterious living in the present day. Snakes have existed in people's life from mythological age to the present day and they had been symbolized as god in the mythology of many civilization.
In this study, the anecdotes which are collected from Mersin are examined in terms of performance... more In this study, the anecdotes which are collected from Mersin are examined in terms of performance theory and the importance of narrator, listener and context in the course of rendition are presented. In the folklore studies which were conducted until present day were generally used text based folklore theories. These studies include examination of text which are collected from field, patterns and episodes. The effects of the context of text's creation, the listener and rendition environment were ignored. However, in modern day context based theories preferable rather than text based theories in the study of folklore. In our study, Performance Theory which is a context based theory is used. According to performance theory, folklore studies are alive and they take part as movement in a dynamic process. The texts which are arranged according to performance theory involve narrator, listener and context. In our study, it is tried to present the effects of narrator, listener and context on anecdotes by using the performance theory which is context based theory.
Uploads
Papers by Zeynep İrem Deger
sürecidir. Köroğlu’nun erginlenme süreci doğumundan mistik ölümüne kadar karanlık-aydınlık mitolojik zıtlığı üzerine kuruludur. Köroğlu’nun bireyleşme yolcuğundaki karanlık ve aydınlık zıtlığı; mezar, kırat, mağara gibi pek çok önemli sembolün etrafında şekillenir. Mağara sembolü de Köroğlu fenomenolojisinde karanlıktan aydınlığa geçişte erginlenmeyi
tamamlayan mekânlardan biridir. Mağara, Türk kültüründe mitlerden beri yer alan arketipik bir semboldür. Mağara, hem başlangıç hem sondur. Mağara, doğum ve ölümün mekânıdır. Çünkü mağara, arketipsel anlamda bireyin değiştiği, dönüştüğü, kendi benliğini bulduğu ve erginlenerek yeniden doğduğu mistik bir mekândır. Bu çalışmada Köroğlu’nun farkındalık yolculuğunda karanlık mağaradan aydınlığa geçişi C.G. Jung’un arketipsel sembolizm bakış açısından yola çıkarak incelenmiştir. Köroğlu’nun varoluşsal yolculuğu yeniden doğuş kavramı çerçevesinde sembolik olarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak Köroğlu’nun erginlenme sürecinde mağaranın sembolik rolü tespit edilmiştir.
Bu makalede Hatay’ın Dörtyol ilçesi halk kültüründe yılanlarla ilgili inanışlar ve bu inanışların kökenleri irdelenmiştir.
Bu bağlamda, çalışmamızda Hatay'ın Dörtyol ilçesinde yılanlarla ilgili inanışları belirlemek amacıyla kaynak kişilerle yüz yüze görüşme yapılmış ve tespit edilen inanışlar farklı kültürlerdeki benzer inanışlarla mukayese edilerek inanışların kökenleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Erkeklik, doğuştan getirilen biyolojik bir olgu olmanın dışında toplum içerisinde çeşitli tutum ve davranışların yerine getirilmesiyle kazanılan bir kimliktir. Bireyin doğuştan sahip olduğu biyolojik kimliği, sosyo-kültürel yapı içerisindeki cinsiyet kimliğine eklemlenerek iç içe gelişmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri olarak adlandırılan "erkeklik" ve "kadınlık" kimliği bireyin doğumundan itibaren yakın çevresinden ve toplumdan edindiği bilgi ve deneyimlerle şekillenmektedir. Sosyo-kültürel yapı içerisinde erkeğe ve kadına cinsiyete dayalı olarak atfedilen bu roller doğumdan itibaren çocuğun ilk sosyal ortamı aile, sonra okul ve iş gibi sosyalleşme ortamlarında kazanılmaktadır. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet rolleri bakımından erkek ve kadın kimliğinin oluşumunda sosyal ortam ve mekânın etkisi önem taşımaktadır. Türk anlatı geleneğinde kadim bir eser olan Dede Korkut Hikâyeleri toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında güçlü kültürel örüntülere sahiptir. Hikâyelerde erkek kimliğinin inşasında av, bir mekân olmanın ötesinde erkeğin benliğini keşfetmesini ve erginlenmesini yani erkekliğini kazanmasını sağlayan eşiklerin kilit noktasıdır. Av, Dede Korkut Hikâyeleri'nde erkek olmanın ilk hikâyesidir. Bu bağlamda çalışmada amaçlanan Dede Korkut Hikâyeleri'nde erkeklerin erginlenmeleri ve dönüşümlerin kilit noktasında yer alan av ve avcılığın çok yönlü yapısını ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle toplumsal cinsiyet ve erkeklik üzerinde durulmuş, daha sonra Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki av ve erkeklik ilişkisi “erkekler”in dünyası üzerinden değerlendirilmiştir.
Abstract
Masculinity is not only a congenital biological fact, but also an identityacquired through the fulfillment of various attitudes and behaviors in society. The innate inherent biological identity is intertwined into the gender identitywithin the socio-cultural structure. The identity of masculinity and femininity,which are called gender roles, are shaped by the knowledge and experiencesacquired from the close environment and society. These roles, which areattributed to gender in women and men in socio-cultural structure, are gainedfrom birth to the first social environment of the child in socializationenvironments such as family, school and work. In this context, the impact ofsocial environment and place on the formation of male and female identity interms of gender roles is important. The Dede Korkut Stories, an ancient work in the Turkish narrative tradition,have strong cultural patterns in the context of gender roles. In the stories,hunting is the key point of the thresholds that allow men to discover their selfand gain their manhood rather than being a place. Av is the first story of beinga man in the Dede Korkut Stories. In this context, the aim of this study is toreveal the multifaceted structure of hunt and hunting in Dede Korkut Stories,which is the key point of men's growth and transformation. The studyprimarily focused on gender and masculinity, and then the relationshipbetween hunting and masculinity in the Dede Korkut Stories was evaluatedthrough the world of men.
Mizah, “gülmece, eğlendirme, güldürme, ince alay, şaka yapmak” anlamlarına gelmektedir. Mizahın en önemli aracı ise fıkradır. Mizah ve fıkra toplumun kültürel kimliği ve düşünce yapısının oluşturulmasında ve aktarılmasında önemli birer yapı taşıdır. Bu yüzden mizahın neden yapıldığını doğru bir şekilde yorumlayabilmek için pek çok mizah teorisi ortaya çıkmıştır. Bu teoriler sayesinde mizahın nasıl oluştuğu, mizah yoluyla verilmek istenen mesajın ne olduğu daha anlaşılır hale gelmiştir.
Sözlü anlatı geleneği içerisinde fıkralar sadece güldürme maksadıyla anlatılmamaktadırlar. Bundan dolayı fıkraların hangi amaçla icra edildiklerini anlayabilmek için mizah teorilerinden yararlanmak gerekmektedir. Bu bakış açısından yola çıkarak çalışmamızda, Mersin ilinden derlenen 15 adet fıkra metni modern mizah teorilerinden uyumsuzluk kuramı, üstünlük kuramı ve rahatlama kuramı bakımından incelenip değerlendirilmiştir. Öncelikle mizah ve fıkra arasındaki ilişki açıklanmış, devamında modern mizah teorileri hakkında bilgi verilmiş, fıkralar bu teorilere göre incelenerek değerlendirilmiştir.
Çalışmamızda fıkraları mizah teorilerine göre incelendiği zaman “güldürme” amacı dışında kültürün aktarımı, toplumsal ve bireysel eleştiri, tepki, alay, protesto, rahatlama gibi pek çok kapalı işlevi yerine getirdiği de tespit edilmiştir. Sonuç olarak, mizah denildiğinde akla ilk gelen türlerden biri olan fıkraların sadece tek boyutlu değerlendirilmemesi gerektiği açıkça ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mizah teorileri, üstünlük kuramı, uyumsuzluk kuramı, rahatlama kuramı, Mersin fıkraları
AN ANALYSIS ON MERSİN ANECTODES ACCORDING TO HUMOR THEORIES
ABSTRACT
Humor means like “humour, entertaining, laughing, irony, make joke”. Anectode is the most important tool of humor. Humor and anectode are an important milestone to create and transfer cultural identitiy and mentality of community. Thus, it has appeared many humor theories to interpret correctly why humor is done. Thanks to these theories, how the humor create and the message via humor are understood better.
Anectodes have not been telling for only purpose of laughing in oral narrative tradition Therefore, it is required to comprehend the humor theories for realizing the aim of anectode telling. Starting from this point of view, in our study, the 15 anectodes which compiled in Mersin have been analyzed and evaluated on account of the superiority theory, the incongruity theory and the relaxation theory in humor theories. First of all, the relationship between humor and anectode were explained, after that it were given information about modern humor theories and these anectodes were examined and considered according to these theories.
In conclusion, anectodes that one of the first thing come to mind when humor is called have been appeared clearly that should not be considered only one dimension. In our study, when we examined the anectodes according to humor theories, it is found that there are many latent functions “transferring culture, social and personal criticism, reaction, ridicule, protest, relaxation” in addition to “laughing”.
Key Words: Humor theories, the superiority theory, the incongruity theory, the relaxation theory, Mersin anectodes
sürecidir. Köroğlu’nun erginlenme süreci doğumundan mistik ölümüne kadar karanlık-aydınlık mitolojik zıtlığı üzerine kuruludur. Köroğlu’nun bireyleşme yolcuğundaki karanlık ve aydınlık zıtlığı; mezar, kırat, mağara gibi pek çok önemli sembolün etrafında şekillenir. Mağara sembolü de Köroğlu fenomenolojisinde karanlıktan aydınlığa geçişte erginlenmeyi
tamamlayan mekânlardan biridir. Mağara, Türk kültüründe mitlerden beri yer alan arketipik bir semboldür. Mağara, hem başlangıç hem sondur. Mağara, doğum ve ölümün mekânıdır. Çünkü mağara, arketipsel anlamda bireyin değiştiği, dönüştüğü, kendi benliğini bulduğu ve erginlenerek yeniden doğduğu mistik bir mekândır. Bu çalışmada Köroğlu’nun farkındalık yolculuğunda karanlık mağaradan aydınlığa geçişi C.G. Jung’un arketipsel sembolizm bakış açısından yola çıkarak incelenmiştir. Köroğlu’nun varoluşsal yolculuğu yeniden doğuş kavramı çerçevesinde sembolik olarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak Köroğlu’nun erginlenme sürecinde mağaranın sembolik rolü tespit edilmiştir.
Bu makalede Hatay’ın Dörtyol ilçesi halk kültüründe yılanlarla ilgili inanışlar ve bu inanışların kökenleri irdelenmiştir.
Bu bağlamda, çalışmamızda Hatay'ın Dörtyol ilçesinde yılanlarla ilgili inanışları belirlemek amacıyla kaynak kişilerle yüz yüze görüşme yapılmış ve tespit edilen inanışlar farklı kültürlerdeki benzer inanışlarla mukayese edilerek inanışların kökenleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Erkeklik, doğuştan getirilen biyolojik bir olgu olmanın dışında toplum içerisinde çeşitli tutum ve davranışların yerine getirilmesiyle kazanılan bir kimliktir. Bireyin doğuştan sahip olduğu biyolojik kimliği, sosyo-kültürel yapı içerisindeki cinsiyet kimliğine eklemlenerek iç içe gelişmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri olarak adlandırılan "erkeklik" ve "kadınlık" kimliği bireyin doğumundan itibaren yakın çevresinden ve toplumdan edindiği bilgi ve deneyimlerle şekillenmektedir. Sosyo-kültürel yapı içerisinde erkeğe ve kadına cinsiyete dayalı olarak atfedilen bu roller doğumdan itibaren çocuğun ilk sosyal ortamı aile, sonra okul ve iş gibi sosyalleşme ortamlarında kazanılmaktadır. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet rolleri bakımından erkek ve kadın kimliğinin oluşumunda sosyal ortam ve mekânın etkisi önem taşımaktadır. Türk anlatı geleneğinde kadim bir eser olan Dede Korkut Hikâyeleri toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında güçlü kültürel örüntülere sahiptir. Hikâyelerde erkek kimliğinin inşasında av, bir mekân olmanın ötesinde erkeğin benliğini keşfetmesini ve erginlenmesini yani erkekliğini kazanmasını sağlayan eşiklerin kilit noktasıdır. Av, Dede Korkut Hikâyeleri'nde erkek olmanın ilk hikâyesidir. Bu bağlamda çalışmada amaçlanan Dede Korkut Hikâyeleri'nde erkeklerin erginlenmeleri ve dönüşümlerin kilit noktasında yer alan av ve avcılığın çok yönlü yapısını ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle toplumsal cinsiyet ve erkeklik üzerinde durulmuş, daha sonra Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki av ve erkeklik ilişkisi “erkekler”in dünyası üzerinden değerlendirilmiştir.
Abstract
Masculinity is not only a congenital biological fact, but also an identityacquired through the fulfillment of various attitudes and behaviors in society. The innate inherent biological identity is intertwined into the gender identitywithin the socio-cultural structure. The identity of masculinity and femininity,which are called gender roles, are shaped by the knowledge and experiencesacquired from the close environment and society. These roles, which areattributed to gender in women and men in socio-cultural structure, are gainedfrom birth to the first social environment of the child in socializationenvironments such as family, school and work. In this context, the impact ofsocial environment and place on the formation of male and female identity interms of gender roles is important. The Dede Korkut Stories, an ancient work in the Turkish narrative tradition,have strong cultural patterns in the context of gender roles. In the stories,hunting is the key point of the thresholds that allow men to discover their selfand gain their manhood rather than being a place. Av is the first story of beinga man in the Dede Korkut Stories. In this context, the aim of this study is toreveal the multifaceted structure of hunt and hunting in Dede Korkut Stories,which is the key point of men's growth and transformation. The studyprimarily focused on gender and masculinity, and then the relationshipbetween hunting and masculinity in the Dede Korkut Stories was evaluatedthrough the world of men.
Mizah, “gülmece, eğlendirme, güldürme, ince alay, şaka yapmak” anlamlarına gelmektedir. Mizahın en önemli aracı ise fıkradır. Mizah ve fıkra toplumun kültürel kimliği ve düşünce yapısının oluşturulmasında ve aktarılmasında önemli birer yapı taşıdır. Bu yüzden mizahın neden yapıldığını doğru bir şekilde yorumlayabilmek için pek çok mizah teorisi ortaya çıkmıştır. Bu teoriler sayesinde mizahın nasıl oluştuğu, mizah yoluyla verilmek istenen mesajın ne olduğu daha anlaşılır hale gelmiştir.
Sözlü anlatı geleneği içerisinde fıkralar sadece güldürme maksadıyla anlatılmamaktadırlar. Bundan dolayı fıkraların hangi amaçla icra edildiklerini anlayabilmek için mizah teorilerinden yararlanmak gerekmektedir. Bu bakış açısından yola çıkarak çalışmamızda, Mersin ilinden derlenen 15 adet fıkra metni modern mizah teorilerinden uyumsuzluk kuramı, üstünlük kuramı ve rahatlama kuramı bakımından incelenip değerlendirilmiştir. Öncelikle mizah ve fıkra arasındaki ilişki açıklanmış, devamında modern mizah teorileri hakkında bilgi verilmiş, fıkralar bu teorilere göre incelenerek değerlendirilmiştir.
Çalışmamızda fıkraları mizah teorilerine göre incelendiği zaman “güldürme” amacı dışında kültürün aktarımı, toplumsal ve bireysel eleştiri, tepki, alay, protesto, rahatlama gibi pek çok kapalı işlevi yerine getirdiği de tespit edilmiştir. Sonuç olarak, mizah denildiğinde akla ilk gelen türlerden biri olan fıkraların sadece tek boyutlu değerlendirilmemesi gerektiği açıkça ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mizah teorileri, üstünlük kuramı, uyumsuzluk kuramı, rahatlama kuramı, Mersin fıkraları
AN ANALYSIS ON MERSİN ANECTODES ACCORDING TO HUMOR THEORIES
ABSTRACT
Humor means like “humour, entertaining, laughing, irony, make joke”. Anectode is the most important tool of humor. Humor and anectode are an important milestone to create and transfer cultural identitiy and mentality of community. Thus, it has appeared many humor theories to interpret correctly why humor is done. Thanks to these theories, how the humor create and the message via humor are understood better.
Anectodes have not been telling for only purpose of laughing in oral narrative tradition Therefore, it is required to comprehend the humor theories for realizing the aim of anectode telling. Starting from this point of view, in our study, the 15 anectodes which compiled in Mersin have been analyzed and evaluated on account of the superiority theory, the incongruity theory and the relaxation theory in humor theories. First of all, the relationship between humor and anectode were explained, after that it were given information about modern humor theories and these anectodes were examined and considered according to these theories.
In conclusion, anectodes that one of the first thing come to mind when humor is called have been appeared clearly that should not be considered only one dimension. In our study, when we examined the anectodes according to humor theories, it is found that there are many latent functions “transferring culture, social and personal criticism, reaction, ridicule, protest, relaxation” in addition to “laughing”.
Key Words: Humor theories, the superiority theory, the incongruity theory, the relaxation theory, Mersin anectodes