Papers by Yunus Emre Atabay
Kültür Coğrafyası Bağlamında Rize Türküleri, 2021
Seçmiş olduğum türküleri ezgileriyle ve bu yaşam içerisindeki asıl gerçekliği içerisinde kavra... more Seçmiş olduğum türküleri ezgileriyle ve bu yaşam içerisindeki asıl gerçekliği içerisinde kavrayarak bir kez daha okuduğunuzda onların ne büyük bir tesire sahip olduğunu görebilirsiniz. Yıllar var ki sadece yöre insanını değil, dinleyen herkesi derinden etkileyen bu nadide türkülerimizin sırrı da işte tam buradadır.
Orda Bir Köy Var Uzakta Şiir Tahlili
“Orda bir köy var uzakta”, 1935-1956 yıllarında Muhtar Fehmi Enata ve Kemalettin Birsen yönetimin... more “Orda bir köy var uzakta”, 1935-1956 yıllarında Muhtar Fehmi Enata ve Kemalettin Birsen yönetiminde çıkarılan aylık kültür, sanat ve fikir dergisi olan Yücel’de yayımlanmış ve Mart ayında en güzel şiir seçilmiştir.
Ateşten Gömlek roman tahlili, 2021
Milli Edebiyat döneminin kült eserlerinden biri olan Ateşten Gömlek gerek yapı gerekse içeriğiyle... more Milli Edebiyat döneminin kült eserlerinden biri olan Ateşten Gömlek gerek yapı gerekse içeriğiyle çağının ötesinde bulunan ama yaşadığı dönemi de bir o kadar etkili ve doğru bir şekilde aktarabilen bir romandır. Eserde birçok metafor ve alegorik unsur yer almaktadır. Esasında roman da bu temeller üzerinde teşekkül etmekle birlikte, her okuduğunuzda size farklı mana kapılarını açacak bir yapıya da sahiptir. Edebi mahiyeti eseri anlam yönünden zenginleştirmiş, muhteviyatında yer alan derin tecrübe ve gözlemler ise romanı hem anlam hem de gerçeklik yönünden güçlendirmiştir. Hakkında yazılan makalelerde çoğu zaman ideolojik olarak anılsa da bütün ideolojilerin ötesinde bir gerçeklikten ve güçlü bir felsefeden dem vuran eserin edebiyatımıza ve milletimize olan katkıları tartışmaya kapalıdır zannediyorum.
Yazar hakkında HALİDE EDİB ADIVAR, 1882'de İstanbul'da doğdu. Üsküdar'daki Amerikan Kız Koleji'nd... more Yazar hakkında HALİDE EDİB ADIVAR, 1882'de İstanbul'da doğdu. Üsküdar'daki Amerikan Kız Koleji'nde okudu. 1908'de gazetelere yazmaya başladığı kadın haklarıyla ilgili yazılarından ötürü gericilerin düşmanlığını kazandı. 31 Mart Ayaklanması sırasında bir süre için Mısır'a kaçmak zorunda kaldı. 1909'dan sonra eğitim alanında görev alarak öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Balkan Savaşı yıllarında hastanelerde çalıştı. 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda, İzmir'in işgalini protesto mitinginde etkili bir konuşma yaptı. 1920'de Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Kendisine önce onbaşı, sonra üstçavuş rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ile siyasal görüş ayrılığına düştü. Ardından 1917'de evlendiği ikinci eşi Adnan Adıvar'la birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı. O yıllarda konferanslar vermek üzere Amerika'ya ve Mahatma Gandi tarafından Hindistan'a çağrıldı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar, 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekildi ve 1964'te öldü
2023 Eğitim vizyonu eleştirisi ve Nurettin Topçu'nun Maarif davası adlı eserine dair değerlendirme yazısı, 2021
2023 Eğitim Vizyonu
Eğitim vizyonu halihazırda bulunan geleneksel eğitim sistemimizde sınav kaygısı, yüzeysel yönelim... more Eğitim vizyonu halihazırda bulunan geleneksel eğitim sistemimizde sınav kaygısı, yüzeysel yönelimi, tek odaklanılanın müfredat olması ,kişi bilgi ve becerilerinin farklılık ve zenginliklerini göz ardı eden sistemin yetersizliği konularını giriş kısmında ortaya koyduktan sonra temel politikamız başlığı adı altında ele aldığı ilk konu, eğitimin her ne kadar toplumsal bir olay olsa da kendi iç dinamikleri içerisindeki bireysel yönü oluyor.
Nabi'nin Hayriyye adlı eserinin Türk Eğitim Sistemi bağlamında değerlendirilmesi
Literatürdeki Destan Tanımları, 2020
Konu: Destan tanımları Yöntem: Literatürde yer alan başlıca kaynaklardan konuya ilişkin tanımları... more Konu: Destan tanımları Yöntem: Literatürde yer alan başlıca kaynaklardan konuya ilişkin tanımların taranarak değerlendirilmesi.
Edebiyatımızda iki kutup: Fuzuli ve Baki ( Gazel şerhi denemesi de muhtevidir)
GİRİŞ 16. yüzyıl, Osmanlı Devleti'nin yükseliş devri olduğu gibi, kültür ve edebiyat dünyamız içi... more GİRİŞ 16. yüzyıl, Osmanlı Devleti'nin yükseliş devri olduğu gibi, kültür ve edebiyat dünyamız için de önemli bir yükseliş ve dönüm noktası teşkil etmektedir. Bu yüzyıldaki Osmanlı padişah ve şehzadelerinin neredeyse hepsi ilim, sanat ve edebiyat ile meşgul olmakla birlikte birçok şair ve sanatkarın da hamisi durumundaydılar. Özellikle Kanuni'nin döneminde ilim ve sanat dünyasında yaşanan yükselme, şiir ve edebiyatın gelişimi için uygun bir zemin mahiyetindedir. Kanuni'ni himayesi altında bulunan birçok bu zeminde yükselmiş ve yüzyılları aşan kimliklilerine ve ününe kavuşmuştur. Bilhassa iki isim, Fuzuli ve Baki, edebiyat tarihi içerisinde 16. Yüzyılın en önemli şahsiyetlerinden yalnız ikisidir. Bu döneme damgasını vuran, klâsik şiirimizin de zirvesini meydana getiren ve kendilerinden sonra gelen şairler tarafından takdir edilerek örnek alınan Fuzuli ve Baki, 16. Yüzyıl edebiyatının iki ayrı kanında yer almaktadır. Bizzat Kanuni'nin himayesi altında yetişen Baki, "Sultânü'ş-şuarâ" unvanı ile edebiyatımızın Anadolu sahasında büyük bir üne sahipken Fuzuli, Azeri sahasında, herhangi bir himayeden uzak, yokluk içerisinde yetişen bir şairdir. Ancak hem kendi yüzyılı hem de sonraki yüzyılların en çok örnek alınan, sevilen ve takdir gören diğer bir önemli şairidir. Tanpınar, Fuzuli ve Baki'nin edebiyatımız içerisindeki konumu şu sözlerle ifade etmiştir: "Fuzulî ile Bakî, şiirimizde iki kutup gibi karşılaşırlar. Aralarındaki konuşma. yaşadıkları devri aşar, hatta Tanzimat'a ve bugüne kadar gelir. Bu, bütün tarih hesaplarının dışında sanat dünyasının ritmini yapan iki ayrı anlayıştır" 1 1 Tanpınar, A. H. (2007). Fuzulî ve Bâkî". Edebiyat Üzerine Makaleler, 151-54.
2005, 2015 ve 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programlarını değerlendiren bir rapor denemesi
Tarihten günümüze kadar eğitim kavramı birçok uzman görüş tarafından irdelenmiş, farklı yaklaşım ... more Tarihten günümüze kadar eğitim kavramı birçok uzman görüş tarafından irdelenmiş, farklı yaklaşım ve ideolojiler çerçevesinde zenginleşerek tanımlanmıştır. Ülkemizde rağbet gören ve uzun süredir kabul gören tanımı ise Ertürk tarafından yapılmıştır. Ertürk'ün tanımına göre eğitim;" bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir" (Ertürk,1975:12) Ciddi bir süreç olan eğitimin merkezinde insan vardır. Bireyde olumlu davranış değişikleri meydana getirmeyi amaçlayan, kasıtlı olarak sürdürülen bir kültürlenme, kimlik kazandırma sürecidir. Bireyde görülmesi istenen davranış değişikliklerini belirleyen; hedef, içerik, öğretim süreci ve değerlendirme temel ögelerinden oluşturulan eğitim programları, her ulus tarafından birlik ve beraberlik içinde ülkenin kalkınmasını ve devletine, milletine sadık çalışkan bireyler yetiştirilmesini amaçlayan milli eğitim politikasının çerçevesinde gelişir ve ülkenin dört bir yanındaki eğitim/öğretim kurumlarında uygulanır. Eğitimin kısaca tanımını yaptıktan sonra, eğitim programlarını(yetişek) şu şekilde tanımlamak mümkündür;" öğrenene okulda ya da okul dışında planlanmış etkinlikler yoluyla sağlanan öğrenme yaşantıları düzeneği olarak tanımlayabiliriz. (Demirel,1999) Eğitimin okul içerisinde yapılan etkinlikler ve öğretilen derslerin yanı sıra okul dışı etkinlikleri ve program dahilinde olmayan etkinlikler olarak adlandırılan örtük programı kapsadığını söyleyebiliriz. Koordineli ve sistematik bir şekilde planlanan eğitim programı bireye öğrenme yaşantıları kazandırmak için bir aracı görevindedir. Eğitim programları başlı başına bir düzendir ve bu düzeni meydana getiren dört temel öğeyi (hedef, içerik, Öğrenme-öğretme süreci, ölçme ve değerlendirme) şu şekilde kısaca tanımlayabiliriz: Hedef: Eğitim sürecinde bireyin davranışlarında oluşması istenilen davranış değişikliklerini belirler, Niçin sorusuna yanıt verir. İçerik: Program içerisinde yer alan hedefleri gerçekleştirmek için öğretilmesi istenileni, konuyu belirler. Ne sorusuna cevap verir. Öğrenme-Öğretme süreci: Eğitim sürecinde belirlenen içeriği öğrenene nasıl sunulması gerektiğini, yöntemi belirler. Değerlendirme: Bireydeki davranış değişikliklerini gözlemleyerek sayılar veya sembollerle ifade etmektir. Eğitime giriş kitabı Öğretim Programları Öğrenme, insanın doğuştan getirmediği, yaşantı yoluyla kazandığı bilgi, beceri ve tutumlardır. Öğrenme, kalıcıdır ve istikrarlı davranış değişiklilerini bireye sağlar. Günlük yaşamımızda sergilediğimiz birçok davranış öğrenme ile elde edilmiş becerilerdir. Doğuştan gelen reflekslerimiz ve herhangi bir etkileşim sonucunda gösterdiğimiz kısa süreli ve devamı olmayan davranış değişiklikleri öğrenmenin alanına girmez. Özçelik (1989:1)," bir davranışın öğrenme ürünü sayılabilmesi için o davranışı bireyin sonradan kazanmış olması ve en azından belli bir kararlılıkla göstermeye başlaması" gerektiğine vurgu yapmıştır. Öğretme kavramı ise kişinin öğrenme eylemini gerçekleştirebilmesi için ona kılavuzluk etmek, kişinin öğrenmesini sağlamaktır. Dış kaynaklı olarak bireyde öğrenme eylemini gerçekleştirmek olarak tanımlayabileceğimiz uygulamadır. Yukarıda eğitimin tanımını yaparken bahsettiğimiz istendik yönde davranış değişikliği yaratma sürecinin içerisinde öğrenme ve öğretme, öğretim sürecinin iki farklı perspektifinden ortaya çıkmıştır. Öğretim, öğrenme ve öğretme süreçleri olup, her iki süreci de bünyesinde barındırır.
Tarihe Müstenid Hikâye :Cezmi , 2020
Namık Kemal'in Cezmi (1880/81) romanı "tarihe müstenit hikâye" alt başlığı ile okura sunulur. Gör... more Namık Kemal'in Cezmi (1880/81) romanı "tarihe müstenit hikâye" alt başlığı ile okura sunulur. Görünüşte tarihsel bir gerçekliğe dayanana roman, tarihsel bir gerçekliğin edebi bir malzeme olarak kullanılmasının, edebi-tarihi ve siyasal bir kurgu niteliği taşımasının asıl sebebi Cezmi romanının bu cihette kaleme alınmış bir proje olmasıdır.
Eğitimci ve Şair Süleyman Nesip ( Süleyman Paşazade Sami Bey)'in hayatı ve edebi kişiliğine bir bakış, 2020
Drafts by Yunus Emre Atabay
Doğan Aksan'ın Türkçenin Gücü adlı eserinin tahlili ve Türk Dili hakkında
Türkçeyi enginliği, sınırsız gücü ve güzelliğiyle engin bir deniz olarak tanımlayan Aksan, bu ese... more Türkçeyi enginliği, sınırsız gücü ve güzelliğiyle engin bir deniz olarak tanımlayan Aksan, bu eserinde Türkçe'nin gücünü tanıtmayı, dilimizin zenginliğini anlamaya yardımcı olmayı amaçlamıştır.
Uploads
Papers by Yunus Emre Atabay
Drafts by Yunus Emre Atabay