Papers by Aslı Sağıroğlu Arslan
ÖZET Su biyolojik hayatın başlangıcı ve canlıların yaşaması için şart olan, insanoğlu tarafından ... more ÖZET Su biyolojik hayatın başlangıcı ve canlıların yaşaması için şart olan, insanoğlu tarafından çok eski zamanlardan itibaren kutsal bir varlık olarak kabul edilen bir hayat kaynağıdır. Dinlerin ortaya çıkışı ile birlikte muhtelif tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrı kutsal varlıklar şeklinde; kişileştirilen suyun, hayat, şifa, bereket, kuvvet, güzellik ve zevk verici yanlarını sembolleştiren eserler, abideler yapılmıştır. Türkler ise, ilk zamanlardan itibaren yaşamın gerekli şartlarından biri olarak, suyla hayat bulmuş ve bu nedenle suyu değerli kabul etmiştir. Tarih boyunca insanlar temiz su kaynaklarını kullanabilmek ve yaşadıkları yerlere ulaşmasını sağlamak amacıyla farklı fonksiyona sahip su yapıları inşa etmişlerdir. Bu su yapılarından biri de maskemlerdir. Türkçe adı "maksem" alarak kullanılan sözcüğün; aslı Arapça "taksim" kelimesinden gelmektedir. Maksim, suyun dağıtıldığı, kollara ayrıldığı yer anlamına gelmektedir. Ayrıntılı olarak ise; bentlerden borularla kente getirilmiş suların, evlere, şadırvanlara, saray ve hamamlara dağıtılacağı yerlerde yapılan, lüleli havuz ve tekneleri bulunan, üstü örtülü büyük su dağıtma tesisleridir. Maksemlerde sular, debileri sanduka ve lüleler yardımı ile ölçülerek; önceden vakfiyelerinde saptanmış ölçülere göre kent içi şebekelerine ulaştırılır. Su işlerinde büyük başarıları ve anıtsal su yapıları olan Romalılar maksemlerden yararlanmışlardır. Osmanlıların İstanbul'u almasından sonra eski su şebekesinin yetersizliği, yıpranmışlığı yeni düzenlemeleri gerektirmiş ve düzenlemeler yapılmıştır. Maskemler için kalıplaşmış bir mimari form bulunmamaktadır. Büyük veya küçük ölçekli olabilirler. Kaynaklarda maskem için "savak" ya da "kubbe" terimleri de kullanılmıştır. Bu bildiride Osmanlı Dönemi'nde İstanbul ve Edirne başta olmak üzere Osmanlı'nın bazı önemli şehirlerinde bulunan maksemler ele alınacaktır. Halen tamamen sağlam durumdaki Taksim Maksemi'nin dışında, Kırkçeşme Sularının ana maskemi olan Eğri kapı Maksemi ve Üsküdar'da İbrahim Paşa Su yolu'na ait Doğancılar Maksemi bunlardan bazılarıdır. Ayrıca Edirne Sarayı Kazılarında çıkarılan Edirne Sarayı içerisindeki maksem'de bu bildiride tanıtılacaktır. Arşiv belgeleri incelenerek; İstanbul'daki eski su yolları ve bu yollar üzerinde yer alan günümüze ulaşan ve günümüze ulaşamayan maksemler hakkında da bilgiler verilmeye çalışılacaktır. Bu bilimsel çalışma da amaç, maksem ile ilgili olarak başta İstanbul'daki örnekleri tanıtarak; Osmanlı mimarisindeki yeri ile ilgili bir değerlendirme yapmak ve Türk sanat tarihindeki yerini belirlemektir. ABSTRACT Water is accepted that the beginning of biological life, a condition for living beings, and a source of life by human beings as a sacred being from ancient times. With the emergence of religions in the form of various gods, goddesses, semi-god sacred beings; personalized water, life, healing, fertility, strength, beauty and pleasure, which symbolizes the artefacts, monuments were made. The Turks, as one of the necessary conditions of life from the early times, have found life with water and therefore they considered the water is valuable. Throughout history, people have built different functioned water structures in order to benefit clean water sources and reach the places where they live. One of these water structures is Maksems. Turkish name
v T K tap b r m llet n kültür ve sanat serüven n n, meden yet tasavvurunun, tar h b l nc n n ve g... more v T K tap b r m llet n kültür ve sanat serüven n n, meden yet tasavvurunun, tar h b l nc n n ve gelecek şuurunun en somut gösterges d r. K tap, tar h bağlamda b r hafıza, kültürel anlamda b r geleneğ n tevarüsü, sanatsal bakımdan nsanlığa bırakılan m rasın geleceğe taşınması, meden yet açısından se zamanı ve mekânı bel rleme unsurudur. K tabı veya d ğer dey şle eser olanlar nsanlık tar h n yazarlar. Kayalara, taşlara ve mağaralara z bırakmak ç n çabalayan nsanın amacı bas t b r zevk veya fantez değ ld . Onlar zaman ve mekân ç nde hayatı anlama çabası güderek, kend nden sonrak lere şaret taşları bırakıyorlardı. Bunun ç nd r k yazının ortaya çıkışı nsanın somutlaşması le b rl kte anılır. B r bakıma yazıyla nsan geleceğe şaret taşı olur. Taşlardan, kayalardan, mağaralardan; tahtalara, ağaçlara, der lere ve kâğıtlara geçen yazı, daha sonra k kapak arasında k taplaştığında se artık sadece ç nden çıktığı toplum ç n değ l, tüm nsanlık ve dünya ç n b r kültürel m ras olmuştur.
Uploads
Papers by Aslı Sağıroğlu Arslan