Papers by Hatice Akman
Social Sciences Studies Journal, 2019
ÖZ Harvey'ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden üreti... more ÖZ Harvey'ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden üretimi çerçevesinde yani toplumsal farklılaşma ile izah edilmelidir. Toplumsal farklılaşmaya ise üç öğe neden olmaktadır. Bunlardan birincisi; endüstri devrimiyle birlikte emek-yoğun üretim biçiminden sermaye-yoğun üretim biçimine geçilmesidir. Harvey ikinci öğeyi, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde yarattığı toplumsal farklılaşmaya ivme kazandıran bir dizi unsur olarak açıklar. Bunlar; fonksiyonel uzmanlaşma ve emeğin bölünmesi, otorite ilişkileri, ideolojik ve politik manipülasyonlar ve toplumun hareket alanına konulan engeller olarak özetlenebilir. Üçüncü olarak Harvey, daha önceki bağımlı üretim biçimi içinde kurulmuş toplumsal ilişkileri içeren birçok öğeyi saymaktadır. Harvey'e göre üçüncü öğeyi, kapitalist düzen ve öncesi arasında çatışmaya neden olan toplumsal olguları sıralayarak genişletmek mümkündür. Söz konusu üç öğeden dolayı ortaya çıkan farklılaşma toplumu ve kenti, mekânsal farklılaşmaya taşımaktadır. Mekânsal farklılaşma, pek çok alanda bir ayrışmaya yol açan ve döngü halini alan bir ayrımlaşmanın tezahürüdür. Harvey bu tezahürü, piyasa birim ve donanımlarına erişebilmek için elzem kıt kaynaklara ulaşım imkânlarındaki farklılaşma olarak açıklar. Kentler, her bir sınıfın kendisini kendi içinde idame ettirdiği komşuluk birimlerine ayrılabilir. Başka bir ifadeyle; her bir toplumsal statü birimi, gruplaşma oluşturarak mavi yakalılar ve beyaz yakalılar şeklinde farklılaşmış mekânlarda yerleşebilir. Böylece bir sonraki kuşağın ekonomik mekânının da aynı statüye sahip olacak biçimde yapılanmasına neden olabilir. Mekânsal farklılaşmanın izahı açısından bireylerin seçimleri, tercihleri, değer sistemleri de önemli bir yer tutar. David Harvey, tüm bunların bireyin kendi iradesi dışında şekillendiğini savunur. Çalışmada, David Harvey'in mekansal farklılaşma kuramı ve bu kurama yönelik olarak dile getirilen eleştiriler analiz edilmiştir.
PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ AÇISINDAN TÜRKİYE'DE YEREL YÖNETİM MEVZUATI, 2019
Özet Kamu yönetiminin, kamu işletmeciliği veya yeni kamu yönetimi perspektifiyle işletme yönetimi... more Özet Kamu yönetiminin, kamu işletmeciliği veya yeni kamu yönetimi perspektifiyle işletme yönetimine doğru evirilmesi performans ile ilgili kavram ve olguların önem kazanmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda uluslararası, ulusal ve yerel mevzuatta, performans yönetim sisteminin tutumluluk, verimlilik ve etkililik (economy, efficiency, effectiveness) anahtar kelimeleri etrafında, düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye'de 1864 tarihli Tuna Vilayat Nizamnamesine dayanan yerel yönetim sistemi, özellikle 1961 Anayasasından sonra performansla ilgili eleştirilerin odağındadır. Performans yönetim sistemi, kamu örgütlerinin belirledikleri hedefleri, hedefleri gerçekleştirme metotlarını ve bu hedeflere ne ölçüde eriştikleri konusunu, temel sorunsal olarak görmektedir. Özellikle Avrupa Birliği'nin yerellik/yerindenlik (subsdiarity) ilkesi çerçevesinde yerel yönetim mekanizması ve bu mekanizmanın fonksiyonelliği önem kazanmıştır. Türkiye'de uluslararası düzenleme olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, performans yönetiminin temel metinlerindendir. Uygulamada, performans ölçüm sistemi geliştirme açısından 2002 yılında, İçişleri Bakanlığına bağlı çalışan dönemin Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü (şimdiki İller İdaresi Genel Müdürlüğü), Belediyelerde Performans Ölçümü (BEPER) projesine başlamıştır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı artırma amaçlarıyla performans yönetim sisteminin temel mevzuatlarındandır. Ayrıca Türkiye'de performans yönetim sistemi açısından 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5203 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu incelenmesi gereken mevzuatı oluşturmaktadır. Bununla birlikte yerel yönetim mevzuatının mali düzenlemelerinde performans yönetimi açısından birçok eksiklik görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, yerel yönetimlerde performans yönetimi ile ilgili temel kavramları tanımlamak, bu konudaki mevzuat hakkında bilgi vermek ve düzenlemelerle ilgili gerekli değerlendirmeleri yapmaktır. Abstract The development of public administration towards business management with the viewpoint of public management or new public administration has enabled the concepts and facts regarding performance to gain importance. In this direction, regulations have been made around the keywords of economy, efficiency and effectiveness of the 1
AYNI MEKÂNDA AYRILIKLAR: DAVID HARVEY’İN MEKÂNSAL FARKLILAŞMA KURAMINA DAİR BİR DEĞERLENDİRME, 2019
ÖZET
Harvey'ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden ür... more ÖZET
Harvey'ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden üretimi çerçevesinde yani toplumsal farklılaşma ile izah edilmelidir. Toplumsal farklılaşmaya ise üç öğe neden olmaktadır. Bunlardan birincisi; endüstri devrimiyle birlikte emek-yoğun üretim biçiminden sermaye-yoğun üretim biçimine geçilmesidir. Harvey ikinci öğeyi, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde yarattığı toplumsal farklılaşmaya ivme kazandıran bir dizi unsur olarak açıklar. Bunlar; fonksiyonel uzmanlaşma ve emeğin bölünmesi, otorite ilişkileri, ideolojik ve politik manipülasyonlar ve toplumun hareket alanına konulan engeller olarak özetlenebilir. Üçüncü olarak Harvey, daha önceki bağımlı üretim biçimi içinde kurulmuş toplumsal ilişkileri içeren birçok öğeyi saymaktadır. Harvey'e göre üçüncü öğeyi, kapitalist düzen ve öncesi arasında çatışmaya neden olan toplumsal olguları sıralayarak genişletmek mümkündür. Söz konusu üç öğeden dolayı ortaya çıkan farklılaşma toplumu ve kenti, mekânsal farklılaşmaya taşımaktadır. Mekânsal farklılaşma, pek çok alanda bir ayrışmaya yol açan ve döngü halini alan bir ayrımlaşmanın tezahürüdür. Harvey bu tezahürü, piyasa birim ve donanımlarına erişebilmek için elzem kıt kaynaklara ulaşım imkânlarındaki farklılaşma olarak açıklar. Kentler, her bir sınıfın kendisini kendi içinde idame ettirdiği komşuluk birimlerine ayrılabilir. Başka bir ifadeyle; her bir toplumsal statü birimi, gruplaşma oluşturarak mavi yakalılar ve beyaz yakalılar şeklinde farklılaşmış mekânlarda yerleşebilir. Böylece bir sonraki kuşağın ekonomik mekânının da aynı statüye sahip olacak biçimde yapılanmasına neden olabilir. Mekânsal farklılaşmanın izahı açısından bireylerin seçimleri, tercihleri, değer sistemleri de önemli bir yer tutar. David Harvey, tüm bunların bireyin kendi iradesi dışında şekillendiğini savunur. Çalışmada, David Harvey'in mekansal farklılaşma kuramı ve bu kurama yönelik olarak dile getirilen eleştiriler analiz edilmiştir.
ABSTRACT
According to Harvey, spatial differentiation should be described within the framework
of the reproduction of social relations within the capitalist society, in other words, through social differentiation. And there are three factors that cause social differentiation. The first factor is the transition towards a capital-intensive manufacturing type from a labor-intensive manufacturing type, following the industrial revolution. Harvey describes the second factor as a series
YAŞANAN GERÇEKLİK VE YAŞAYANLARIN ALGISI ÜZERİNDEN İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ’NİN HÂKİM İDEOLOJLERİ, 2018
ÖZET Modernleşmenin kelime anlamı, yenileşme, çağdaşlık demektir. Bu kavram, eski ve geleneksel t... more ÖZET Modernleşmenin kelime anlamı, yenileşme, çağdaşlık demektir. Bu kavram, eski ve geleneksel toplumların modern olmalarına, moderniteye ulaşmalarına imkân veren süreçler için kullanılan bir terimdir. Bu noktada, tarihi süreç içinde kazandığı anlamı Batı'nın ideolojik kodlarını içermektedir. Süleyman Hayri Bolay, modernleşmeyi kavram olarak, Rönesans ve Aydınlanma devirleriyle kazanılan kültürel değerlerin, teknik ve bilimsel gelişmelerin, sosyal münasebetlerin benimsenmesi şeklinde tanımlar. Ortaylı ise, modernleşmeyi, ''Gelişmiş toplumun özelliklerinin az gelişmiş bir toplum tarafından alınması'' şeklinde tanımlamakla birlikte yeterli bulmaz. Ona göre, modernleşme olgusu, kaba bir değişle var olan değişmenin değişmesidir. Osmanlı Devleti, 19. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle modernleşme hareketlerinin hız kazandığı bir zeminde, devleti kurtarma düşüncesinin esas olduğu bir mücadelenin mekanı olmuştur. Söz konusu modernleşme hareketlerinin gerçek anlamını ortaya koymak için bu hareketi oluşturan gizil ve arka plan unsurları dikkate almanın gerekliliği üzerinde durmak gerekir. Jön Türkler, Osmanlı Devleti'nde otoriter rejimine karşı devrimci bir harekete yol açan çeşitli reform gruplarının koalisyonunu ifade eder. Gösterilen mücadele bir anayasal hükümetin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Osmanlı Devleti'nin çöküşüne tanıklık eden İttihat ve Terakki Cemiyet'i, Osmanlı'nın çalkantılı dönemlerinde meşrutiyeti getirerek cemiyet, askeri, siyasi, ekonomi, kültür ve sanat alanlarında birçok değişikliğe imza atmıştır. Amaçları Osmanlı Devleti'nin parçalanmasını engellemek olan İttihat ve Terakki, farklı ideolojiler benimseyerek hem azınlıkları hem de Osmanlı vatandaşlarını bir arada tutmayı sağlamaya çalışmıştır. Osmanlı yönetim ve siyaset geleneğinin egemen unsurları karşısında bir mücadele verilmiştir. Jön Türkler, iktidara geldikten sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun modernizasyonunu ve Türk milliyetçiliğinin yeni bir ruhunu destekleyen programları tanıtmıştır. Bu programları yaşanılan gerçeği, yaşayanların algıları olarak görmek mümkündür. Çünkü ideolojiler, bir inanç ve düşünce sistemini yansıtır. Dolayısıyla, Osmanlı Devleti'nin, İttihat ve Terakki Cemiyeti döneminde hangi inanç ve düşünce sistemleri etrafında çöküşü engellemeye/geciktirmeye ve modernleşmeye çalıştığı konusu önemlidir. Siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla birlikte meşruiyet sağlama çabaları farklı fikir sistemleri arasında geçişlere sebep olmuştur. Çalışmada, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bu çabalar çerçevesinde ortaya koyduğu farklı düşünce ve inanç sistemlerine yer verilecektir.
OSMANLI'DA BASIN HAREKETLERİNİ YENİDEN DÜŞÜNMEK: MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET DÖNEMLERİNE BAKIŞ, 2018
ÖZET Gazeteler yayınlandıkları dönemde yaşanılan olayları, toplumsal gelişmeleri kamuoyuna yansıt... more ÖZET Gazeteler yayınlandıkları dönemde yaşanılan olayları, toplumsal gelişmeleri kamuoyuna yansıtan önemli bir araçtır. Bu bakımdan tarihselliği içinde, toplumların ve devletlerin incelenmesine ışık tutar. Bu çerçevede Osmanlı tarihinin özellikle 19. yüzyıl ve sonrasına ilişkin incelenmesine imkân veren gelişmelerden biri de basın ile birlikte mümkün olmuştur. Türk basın tarihi, her dönemin daima karmaşık ve bir o kadar da mücadelelerle dolu olduğu bir olaylar silsilesinden oluşmaktadır. Modern Orta Doğu tarihi, 1908 Osmanlı anayasal devriminde eşsiz bir döneme şahitlik etmiştir. Devrimin Osmanlı Devleti'nde ve toplumunda yarattığı yeni ve akışkan siyasal durum söz konusudur. Basın, bu yeni durumu ortaya çıkaran temel dinamiklere bir meşru zemin sağlamak için araçsallaştırılmıştır. Devletin batılılaşma gayretinin tezahür ettiği temel alanlardan biri basın olmuştur. Osmanlıların Batı uygarlığı fikirlerini kudretin bir boyutu, toplumun şekillenmesinin bir yönü olarak görmüş olmaları bir tesadüf eser değildir. Ortadoğu'nun yeni bir vizyonunu yaratmak için siyasi, ekonomik ve kültürel dönüşümün anlatısını ve imgelerini basın yoluyla ne şekilde ortaya koyulduğu önemlidir. Osmanlı basın tarihi, alanında önde gelen düşünce adamlarının ortaya koyduğu fikirlerin cumhuriyet dönemi modernleşme serüvenin farklı bakış açılarından değerlendirilmesine imkân vermesi bakımından oldukça önemlidir. Çalışma da incelenen dönemlerde hükümetlerin aldığı kararlarda ve yaşanan olaylarda önemli bir rol oynayan basının, üstlendiği misyonunu ne şekilde yerine getirdiği incelenmektedir. Dönemsel inceleme iki temel tarihsel durak üzerinden ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Şüphesiz böyle bir tarihsel sınıflandırma üzerinden Osmanlı'da basın hareketlerini incelemek çok boyutlu bir düzlemde konuyu ele alma fırsatı verecektir. Öyle ki, meşrutiyet dönemi Tarık Zafer Tunaya'nın meşhur ifadesiyle "cumhuriyetin siyasal laboratuvarı" olarak anlaşılmalıdır. Söz konusu siyasal laboratuvar, zamanın ruhu itibariyle, tarihselliği içinde çok önemli bir duraktır. Dolayısıyla arka bahçesi ile birlikte bu iki dönem, düşünce akımları ve siyasal gelişmeler hakkında önemli izahlarda bulunmaktadır. Bu çerçevede, çalışma Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin toplum yapısının, siyasi olaylarının basındaki yansımalarını ve bu dönemlerdeki gazetecilik anlayışını tarihsel gelişim süreci ve yayınlanan haberler çerçevesinde inceleyecektir.
Social Consruction Of Policies, Programs And Practices In Preschool Education In Turkey, 2018
BİR SİVİL DİRENİŞ HAREKETİ OLARAK KUŞULU VATANDAŞLARIN HAK ARAMA MÜCADELESİNİN 6360 SAYILI YASA KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ, 2018
Öz 6360 sayılı Kanun, Türkiye'de yerel yönetim seviyesinde birçok önemli değişikliği beraberinde ... more Öz 6360 sayılı Kanun, Türkiye'de yerel yönetim seviyesinde birçok önemli değişikliği beraberinde getirmiştir. Kanun kapsamında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından tespit edilen 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayım Sistemi sonuçlarına göre, nüfusu 2.000'in altına düşen Kuşu beldesinin tüzel kişiliği kaldırılarak köye dönüştürülmüştür. Tüzel kişiliğinin yeniden kurulması istemiyle " Kuşu Köy Olmasın Platformu " isminde oluşum meydana getiren belde sakinleri, bir yerel seçim, iki muhtarlık ara seçimi, iki genel seçim ve bir cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere, sandığa gitmeyerek sivil itaatsizlik örneği sergilemişlerdir. Çeşitli sivil protesto eylemlerini gerçekleştiren vatandaşlar, vicdani kanaatleri ile bağdaştıramadıkları bu karara karşı tepkilerini göstermiştir. Çalışmada, platform üyelerinin katkıları çerçevesinde Kuşu beldesinin hak arama mücadelesi ele alınacaktır. Abstract The Law no. 6360 has brought about several important amendments in Turkey at the local government level. Within the scope of law, according to results of 2011 Address-Based Population Census System detected by the Turkey Statistical Institute, the legal entity of Kuşu town whose population has gone below 2,000 was removed and converted into a village. With the intention of re-establishing legal entity, the residents of the town established a formation called " Kuşu Köy Olmasın Platformu " ('Don't Let Kuşu Become a Village' Platform) and they displayed civil disobedience by not voting in one local election, two elections of mukhtar, two general elections and one presidential election. Citizens, who carried out various civil protest actions, showed their reaction to this decision, which did not reconcile with their personal conviction. In the study, the struggle for the rights of Kuşu town will be analyzed within the framework of contributions of platform members.
Conference Presentations by Hatice Akman
AYNI MEKÂNDA AYRILIKLAR: DAVID HARVEY'İN MEKÂNSAL FARKLILAŞMA KURAMINA DAİR BİR DEĞERLENDİRME, 2018
Fiziksel, sosyal ve ekonomik çevre unsurlarından oluşan kentsel yaşam, içeriğinde farklılık barın... more Fiziksel, sosyal ve ekonomik çevre unsurlarından oluşan kentsel yaşam, içeriğinde farklılık barındırır. Ancak ekonomik sistemin yeniden yapılanması ve küreselleşme olguları bu farklılığı sosyo-ekonomik ve sosyo-mekânsal bağlamda derinleşen bir ayrışmaya doğru götürmektedir. Bu da aynı kent mekânında birbirinden kopuk, eşitliksiz, sosyal bağların en aza indiği ayrı mekânlar yaratmaktadır. İşte burada David Harvey mekânsal farklılaşma kuramını geliştirmiştir. Harvey’ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden üretimi çerçevesinde yani toplumsal farklılaşma ile izah edilmelidir. Toplumsal farklılaşmaya ise üç öğe neden olmaktadır. Bunlardan birincisi; endüstri devrimiyle birlikte emek-yoğun üretim biçiminden sermaye-yoğun üretim biçimine geçilmiş olmasında yatmaktadır. Bu geçiş, emek ve sermaye arasındaki iktidar ilişkisini doğurmuştur. Harvey ikinci öğeyi, kapitalizmin paradoksal ve tekâmül süreci içerisinde yarattığı, toplumsal farklılaşmaya ivme kazandıran bir dizi unsur olarak açıklar. Bunlar; fonksiyonel uzmanlaşma ve emeğin bölünmesi, otorite ilişkileri, ideolojik ve politik manipülasyonlar ve buna bağlı yansımalar ve toplumun hareket alanına konulan engeller olarak özetlenebilir. Üçüncü olarak Harvey, daha önceki bağımlı üretim biçimi içinde kurulmuş toplumsal ilişkileri aksettiren fakat kısmen de olsa halen devam eden birçok öğeyi saymaktadır. Harvey’ye göre üçüncü öğeyi, kapitalist düzen ve öncesi arasında çatışmaya neden olan toplumsal olguları sıralayarak genişletmek mümkündür. Söz konusu üç öğeden mütevellit ortaya çıkan farklılaşma toplumu ve kenti, mekânsal farklılaşmaya taşımaktadır. Mekânsal farklılaşma, pek çok alanda bir ayrışmaya yol açan ve döngü halini alan bir ayrımlaşmanın tezahürüdür. Harvey bu tezahürü, piyasa birim ve donanımlarına erişebilmek için elzem kıt kaynaklara ulaşım imkânlarındaki farklılaşma olarak açıklar. Eğitim fırsatlarına erişim imkânlarındaki farklılıklar, piyasa donanımının bir kuşaktan diğerine taşınmasını kolaylaştırıp mobilite imkânlarının bariz bir biçimde kısıtlanmasına yol açtığı gibi ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan toplumsal sınıfların ortaya çıkmasına da neden olur. Dolayısıyla kentler, her bir sınıfın kendisini kendi içinde idame ettirdiği komşuluk birimlerine ayrılabilir. Başka bir ifadeyle; her bir toplumsal statü birimi, gruplaşma oluşturarak mavi yakalılar ve beyaz yakalılar şeklinde farklılaşmış mekânlarda yerleşip bir sonraki kuşağın ekonomik mekânının da aynı statüye sahip olacak biçimde yapılanmasına neden olabilir. Elbette bu yapılanma fırsatların yapılanmasından kaynaklanır. Mekânsal farklılaşmanın izahı açısından bireylerin seçimleri, tercihleri, değer sistemleri de önemli bir yer tutar. David Harvey, tüm bunların bireyin kendi iradesi dışında şekillendiğini savunur. Burada yine komşuluk birimlerinin etkisine dikkat çeker. Komşuluk birimlerinin öteden beri toplumsallaşma deneyimlerinin başlıca çıkış noktasını oluşturduğunu ileri süren Harvey, topluluğun yaşadığı mekânın üretim yeri için uygun işgücünün yeniden üretildiği mekân olduğu yönünde bir eğilimin varlığına işaret eder. Aynı zamanda devletin de kapitalist sistemin gereklerine göre hareket ettiğini iddia eder. David Harvey’nin sözünü ettiği kent sorunsalının çağdaş ideolojik sistemlerde yeri tartışılır. Belirgin olarak ve doğrudan Harvey’in kuramına yöneltilmiş bir eleştirisi olmamakla beraber Muhafazakârlık, temelde farklılaşmanın varlığını kanıksamıştır. Zira muhafazakâr düşüncede bireyler arası eşitsizlik, toplumun organik niteliğinde bulunan bir yansımadır. Elbette ki, Harvey’ye yönelik doğrudan eleştiriler de mevcuttur. Ortodoks Marksizm’in öne sürülen düşüncesi olan devletin kapitalist vasfının Harvey tarafından da aynen savunulması, Gottdiener tarafından geleneksel Marksist kavramsallaştırmanın dışına çıkamadığı eleştirisine tabi tutulmuştur. Katznelson ise mekânsal farklılaşma kuramındaki toplumsal farklılaşma iddiasına atfen Harvey’nin, sosyal ilişkilerin yeniden üretiminde insanoğlunun tarihsel rolünü bütünüyle dışladığı yönünde söz konusu kuramı bir kritiğe tabi tutmuştur.
Books by Hatice Akman
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER ARAŞTIRMALARI, 2019
Ak adem is y e n Y a y ın e vi Bilim se l A r a ş t ı r m a la r Kitab ı AYBAK 2019 İktisadi ve İ... more Ak adem is y e n Y a y ın e vi Bilim se l A r a ş t ı r m a la r Kitab ı AYBAK 2019 İktisadi ve İdari Bilimler Araştırmaları akademisyenyayinevi akademisyeny AKADEMİSYEN KİTABEVİ Halk Sokak No: 5/A Sıhhıye-Yenişehir/ANKARA Tel: 0312 431 16 33 -0312 432 21 84 ONLINE SİPARİŞ akademisyen com AKADEMİSYEN KİTABEVİ Halk Sokak No: 5/A Sıhhıye-Yenişehir/ANKARA Tel: 0312 431 16 33 -0312 432 21 84 9 7 8 6 0 5 2 5 8 6 1 5 0
Uploads
Papers by Hatice Akman
Harvey'ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden üretimi çerçevesinde yani toplumsal farklılaşma ile izah edilmelidir. Toplumsal farklılaşmaya ise üç öğe neden olmaktadır. Bunlardan birincisi; endüstri devrimiyle birlikte emek-yoğun üretim biçiminden sermaye-yoğun üretim biçimine geçilmesidir. Harvey ikinci öğeyi, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde yarattığı toplumsal farklılaşmaya ivme kazandıran bir dizi unsur olarak açıklar. Bunlar; fonksiyonel uzmanlaşma ve emeğin bölünmesi, otorite ilişkileri, ideolojik ve politik manipülasyonlar ve toplumun hareket alanına konulan engeller olarak özetlenebilir. Üçüncü olarak Harvey, daha önceki bağımlı üretim biçimi içinde kurulmuş toplumsal ilişkileri içeren birçok öğeyi saymaktadır. Harvey'e göre üçüncü öğeyi, kapitalist düzen ve öncesi arasında çatışmaya neden olan toplumsal olguları sıralayarak genişletmek mümkündür. Söz konusu üç öğeden dolayı ortaya çıkan farklılaşma toplumu ve kenti, mekânsal farklılaşmaya taşımaktadır. Mekânsal farklılaşma, pek çok alanda bir ayrışmaya yol açan ve döngü halini alan bir ayrımlaşmanın tezahürüdür. Harvey bu tezahürü, piyasa birim ve donanımlarına erişebilmek için elzem kıt kaynaklara ulaşım imkânlarındaki farklılaşma olarak açıklar. Kentler, her bir sınıfın kendisini kendi içinde idame ettirdiği komşuluk birimlerine ayrılabilir. Başka bir ifadeyle; her bir toplumsal statü birimi, gruplaşma oluşturarak mavi yakalılar ve beyaz yakalılar şeklinde farklılaşmış mekânlarda yerleşebilir. Böylece bir sonraki kuşağın ekonomik mekânının da aynı statüye sahip olacak biçimde yapılanmasına neden olabilir. Mekânsal farklılaşmanın izahı açısından bireylerin seçimleri, tercihleri, değer sistemleri de önemli bir yer tutar. David Harvey, tüm bunların bireyin kendi iradesi dışında şekillendiğini savunur. Çalışmada, David Harvey'in mekansal farklılaşma kuramı ve bu kurama yönelik olarak dile getirilen eleştiriler analiz edilmiştir.
ABSTRACT
According to Harvey, spatial differentiation should be described within the framework
of the reproduction of social relations within the capitalist society, in other words, through social differentiation. And there are three factors that cause social differentiation. The first factor is the transition towards a capital-intensive manufacturing type from a labor-intensive manufacturing type, following the industrial revolution. Harvey describes the second factor as a series
Conference Presentations by Hatice Akman
Books by Hatice Akman
Harvey'ye göre mekânsal farklılaşma, kapitalist toplumdaki toplumsal ilişkilerin yeniden üretimi çerçevesinde yani toplumsal farklılaşma ile izah edilmelidir. Toplumsal farklılaşmaya ise üç öğe neden olmaktadır. Bunlardan birincisi; endüstri devrimiyle birlikte emek-yoğun üretim biçiminden sermaye-yoğun üretim biçimine geçilmesidir. Harvey ikinci öğeyi, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde yarattığı toplumsal farklılaşmaya ivme kazandıran bir dizi unsur olarak açıklar. Bunlar; fonksiyonel uzmanlaşma ve emeğin bölünmesi, otorite ilişkileri, ideolojik ve politik manipülasyonlar ve toplumun hareket alanına konulan engeller olarak özetlenebilir. Üçüncü olarak Harvey, daha önceki bağımlı üretim biçimi içinde kurulmuş toplumsal ilişkileri içeren birçok öğeyi saymaktadır. Harvey'e göre üçüncü öğeyi, kapitalist düzen ve öncesi arasında çatışmaya neden olan toplumsal olguları sıralayarak genişletmek mümkündür. Söz konusu üç öğeden dolayı ortaya çıkan farklılaşma toplumu ve kenti, mekânsal farklılaşmaya taşımaktadır. Mekânsal farklılaşma, pek çok alanda bir ayrışmaya yol açan ve döngü halini alan bir ayrımlaşmanın tezahürüdür. Harvey bu tezahürü, piyasa birim ve donanımlarına erişebilmek için elzem kıt kaynaklara ulaşım imkânlarındaki farklılaşma olarak açıklar. Kentler, her bir sınıfın kendisini kendi içinde idame ettirdiği komşuluk birimlerine ayrılabilir. Başka bir ifadeyle; her bir toplumsal statü birimi, gruplaşma oluşturarak mavi yakalılar ve beyaz yakalılar şeklinde farklılaşmış mekânlarda yerleşebilir. Böylece bir sonraki kuşağın ekonomik mekânının da aynı statüye sahip olacak biçimde yapılanmasına neden olabilir. Mekânsal farklılaşmanın izahı açısından bireylerin seçimleri, tercihleri, değer sistemleri de önemli bir yer tutar. David Harvey, tüm bunların bireyin kendi iradesi dışında şekillendiğini savunur. Çalışmada, David Harvey'in mekansal farklılaşma kuramı ve bu kurama yönelik olarak dile getirilen eleştiriler analiz edilmiştir.
ABSTRACT
According to Harvey, spatial differentiation should be described within the framework
of the reproduction of social relations within the capitalist society, in other words, through social differentiation. And there are three factors that cause social differentiation. The first factor is the transition towards a capital-intensive manufacturing type from a labor-intensive manufacturing type, following the industrial revolution. Harvey describes the second factor as a series